1. ana sayfa
  2. Evrim Ağacı
  3. Bilim

Evrim Ağacı - Bilim

4963 | Takipçi

Hayvanlar Nasıl Kutsallaştı? İnsanlar Neden Bazı Hayvanları Yüceltmiştir? - Evrim Ağacı

Bu yazımızda, insanlığın tarih sahnesine çıkışıyla birlikte çevresel etmenlerin toplum ve birey üzerindeki etkileri doğrultusunda şekillenen ve hayvanlara kutsal değer ve anlamlar yüklenmesine neden olan inanç pratiklerine odaklandık. Hayvanların yalnızca biyolojik varlıklar olarak değil, aynı zamanda mitolojik, sembolik, etik ve ruhsal düzlemlerde de anlamlandırıldığı, tarih boyunca farklı kültürel zeminlerde gözlemlenebilir bir örüntü olarak karşımıza çıkmaktadır. Asırlar süren bu süreçte hayvanlar, kimi zaman gökyüzüyle yer arasında aracılık yapan kozmik haberciler, kimi zaman da doğanın ruhunu taşıyan totemik figürler ya da ataların yeryüzündeki yansımaları olarak konumlandırılmışlardır. Özellikle animist inanç sistemleri üzerinden yürütülen tartışmalarda, hayvanların kutsallığının yalnızca fiziksel güçlerine ya da doğa içindeki rollerine duyulan hayranlıkla açıklanamayacağı görülmüştür. Hayvanlara atfedilen kutsallığın şekillendiği bu inanç sistemleri-ister Paleolitik Dönem mağara resimlerinde, ister Sibirya'dan Avustralya'ya uzanan şaman ritüelleri ve Aborjin mitolojilerinde olsun-insanlığın doğa ile kurduğu ilişki biçiminin çok katmanlı ve süreklilik arz eden yönlerini yansıtmaktadır. Bu ilişkide kutsal olan, insanın kendi dışında bir güce boyun eğmesi değil; insanla hayvan, doğayla birey arasında kurulan karşılıklı tanıma, sorumluluk ve sınır bilgisine dayalı bir yaşam anlayışıdır. Bu açıdan baktığımızda, hayvan tapınımı olarak adlandırılan olgunun, yalnızca dinsel bir ritüel pratiği değil, aynı zamanda doğayla kurulan etik, estetik ve varoluşsal ilişkinin ifadesi olduğu anlaşılır. Günümüz hayvan hakları savunucularının, hayvanları bilinçli ve hak öznesi olarak tanımlaması, temelde animist düşüncenin kadim ontolojisiyle-farkında olunmadan-örtüşen bir kavrayıştır. Bu bağlamda, geçmişin inanç sistemleriyle bugünün etik talepleri arasında düşündüğümüzden çok daha derin bir bağ bulunduğu söylenebilir. Bu yazımızda, hayvanların hangi düşünsel süreçlerle kutsallaştığını, hangi olayların ya da sembolik anlamların onları sıradanlıktan çıkarıp farklı bir konuma taşıdığını ve farklı kültürlerde nasıl şekillendiklerini ele alacağız. Mitolojik örneklerden halk inanışlarına, dini metinlerden toplumsal ritüellere kadar uzanan geniş bir çerçevede hayvanların neyi temsil ettiğini, ne zaman sıradanlıktan çıkıp anlam yüklü varlıklara dönüştüğünü inceleyeceğiz. Amacımız, hayvanların kültürel hafızadaki izlerini takip ederek insanın doğayı anlamlandırma çabasının hayvan figürleri üzerinden nasıl şekillendiğine odaklanmaktır.

Verem Nedir? Tüberkülozun Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir? - Evrim Ağacı

Tüberküloz (TB), Mycobacterium tuberculosis kompleksinin neden olduğu, öncelikle hava yoluyla bulaşan ve küresel ölçekte önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam eden bulaşıcı bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl milyonlarca yeni vaka ve bir milyondan fazla ölümle, özellikle COVID-19 sonrası dönemde, bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin önde gelen nedenlerinden biri konumundadır. Hastalık yükü, başta Hindistan, Endonezya, Çin, Filipinler ve Pakistan olmak üzere belirli ülkelerde orantısız bir şekilde yoğunlaşmaktadır. Klinik olarak TB, akciğerleri tutan pulmoner formdan lenf bezleri, merkezi sinir sistemi, kemikler, böbrekler gibi hemen her organı etkileyebilen ekstrapulmoner formlara kadar geniş bir yelpazede seyreder. Enfeksiyon, bağışıklık sisteminin bakteriyi kontrol altında tuttuğu, semptomsuz ve bulaştırıcı olmayan latent tüberküloz enfeksiyonu (LTBI) şeklinde kalabileceği gibi; öksürük, balgam, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı gibi belirtilerle seyreden, bulaştırıcı aktif hastalığa da ilerleyebilir. Tanı süreci genellikle zordur ve klinik şüphe (öykü, fizik muayene), radyolojik görüntüleme, immünolojik testler ve etkenin mikrobiyolojik olarak gösterilmesini içeren çok adımlı bir yaklaşım gerektirir. Özellikle yayma mikroskopisinin duyarlılığının düşük olması ve kültürün yavaş sonuç vermesi, NAAT'ların ise kaynak gerektirmesi tanıdaki zorluklardandır. Doğru numune toplama ve laboratuvar uygulamaları da tanısal başarı için kritiktir. TB gelişiminde HIV koenfeksiyonu, yetersiz beslenme, diyabet, tütün ve alkol kullanımı, iç mekan hava kirliliği ve düşük sosyoekonomik koşullar gibi birçok risk faktörü rol oynamaktadır. Hastalığın önlenmesi; enfeksiyon kontrolü, mevcut tek aşı olan BCG'nin (özellikle çocukluk çağı ağır formlarına karşı etkili ancak genel etkinliği sınırlı ve değişken) kullanımı ve risk gruplarında LTBI'nin aktif hastalığa ilerlemesini önlemek için kemoprofilaksi stratejilerine dayanır. Aktif tüberkülozun tedavisi, ilaç direncini önlemek için birden fazla ilacın en az 6 ay boyunca düzenli kullanılmasını gerektirir. Tedaviye uyumun sağlanması kritik öneme sahiptir ve Doğrudan Gözetimli Tedavi uyumu artırmada etkili bir stratejidir. Gebelik, çocukluk çağı, HIV koenfeksiyonu gibi özel durumlarda tedavi rejimleri ve ilaç seçimleri farklılık gösterebilir. Giderek artan bir sorun olan ilaca dirençli tüberküloz (özellikle Çok İlaca Dirençli TB - ÇİD-TB), daha uzun süreli, daha toksik ve daha pahalı ikinci basamak ilaçlarla tedavi gerektirir ve tedavi başarısı daha düşüktür. Seçilmiş ÇİD-TB vakalarında cerrahi tedavi de bir seçenek olabilir. Tedavi sonrası dönemde hastalar nüks ve çeşitli akciğer komplikasyonları açısından takip edilmelidir. Tüberkülozun prognozu, hastalığın formu, ilaç direnci durumu, hastanın bağışıklık durumu, tedaviye uyumu ve sosyoekonomik faktörler gibi birçok etkene bağlıdır. Tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen bu hastalıkla mücadelede, erken tanı, etkili tedavi, önleme stratejileri, yeni tanı yöntemleri/ilaçlar/aşılar için yapılan araştırmalar ve özellikle yüksek yük taşıyan ülkelerdeki finansman eksikliklerinin giderilmesi gibi çok yönlü ve koordineli çabalara ihtiyaç duyulmaktadır. Tarih boyunca insanlığı etkileyen bu eski hastalığın yükünü azaltmak, küresel bir öncelik olmayı sürdürmektedir.