Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Bir fotoğrafçı olarak dünyaya farklı bir pencereden bakıyorum. Aksi takdirde sonsuza dek kaybolacak olan anları yakalarım. Fotoğraflarım aşk ve kayıp, umut ve umutsuzluk hikayeleri anlatıyor. İnsanlığın durumunu tüm güzelliği ve kederiyle belgeliyorlar. Benim objektifimden, tarihin en muhteşem anlarından bazılarına tanık oldum. İnsanlığın en kötüsünü de gördüm. Ama ne fotoğrafı çekersem çekeyim, her zaman içindeki güzelliği bulmaya çalışırım. Çünkü benim için fotoğrafçılık budur.
Bölüm 05, Nepal, Chitwan 3 Temmuz 2024 – Çarşamba Sabah erken kalkıyoruz. Yeni bir macera başlıyor. Daha önce yazmamıştım; tatile çıkmadan iki gün önce aldığımız uçak biletlerinden Air Nepal’in Katmandu-Bombay seferi iptal olmuştu. Biz de rezervasyonu iptal etmeden önce telaşla yeni bir uçuş aramış ve bir gün sonraya Air India’dan biletimizi almıştık. Neyse, diğer uçuşun iptali ve paramızı geri ödemeleri sorun olmadı, birkaç gün içerisinde hesabımıza iade ettiler bilet paralarını. Yeni rezervasyonla Nepal günümüz bir arttı, Hindistan bir azaldı. Nepal artınca araya bu iki gecelik turu soktuk, aslında programımızda yoktu. Bu turu araya sokunca da Nepal otelimizin rezervasyonu bir gün
Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Zeynep Yılmazoğlu https://instagram.com/zeynepyilmazoglu tarafından yayına hazırlanmıştır. . . . . . . . . . . . . Yapı Kredi Galeri’deki ‘Yeryüzü Halleri’ sergisinden çıktığımda kendime bu soruyu sordum. Sergide insanın doğayla ilişkisi üzerine düşündüren pek çok nokta vardı; doğa nedir, şehirle doğa ko-puk mudur, sanatçının doğayla derdi nedir, sanat kalıcı olmalı mı, materyalin kalıcılığı mı fikrin kalıcı-lığı mı daha önemli? gibi sorular filizlendi aklımda. İsmini, Birhan Keskin’in insan dışı canlıları merkeze alarak yazdığı şiir kitabı ‘Yeryüzü Halleri’nden alan sergi, ekolojiye dayanan eserler üreten on bir güncel sanatçıyı bir araya getiriyor: Rozelin Akgün,
siz hiç bulutları seyrettiniz mi / ama sadece bulutları / hayatlarımızın dilsiz yoldaşlarını …/ …ah, o bulutlar / doğumların, ölümlerin, anların, anıların / hayatlarımızın sessiz tanıkları / rüyalarımızın aynaları. Babam da dedi ya, “bilmediğimiz çok şey var” diye, benim de bilmediğim çok şey var, ancak yeni bir şey öğrendiğimde anlıyorum, onun bilmediğim bir şey olduğunu. Peki, nasıl bulacağız yolumuzu bu kadar bilinmeyenin içinde? Aaa, bunları rüyamda ben mi düşündüm, yoksa birisi mi söyledi bana, uyanınca sorarım babama, ama daha o cevap vermeden zaten annem hemen atlar, bir cevap yapıştırır, “Jung der ki, Bion der ki”, diye başlar. Ben en iyisi
Fotoğrafçının Doğuşu Bir zamanlar gençtik. Nedensiz bir evrensellik peşindeydik. Batı ne yapıyorsa biz de onu yapmak istiyorduk. Görgümüzü yarışmalarla cilalıyorduk. Arzuladığımız ekipmanlar Kaf Dağı’nın ardındaydı. Bizler de sanki Binbir Gece Masalları’nın yolunu şaşırmış kahramanlarıydık. Savaşmadan kazanamıyordu insan. Bunu henüz bilmiyorduk. Bu yüzden hiç savaş da kaybetmemiştik. Yabancı dergilerin eski sayılarında fotoğraf makineleri ve objektiflere bakarak hayaller kuruyorduk. Orada her şey çok güzeldi. Yayınlanmış fotoğrafları, hemen yanlarında duran makinelerle eşliyorduk. O makinelere sahip olamazsak o fotoğrafları çekemeyecekmişiz gibi geliyordu bizlere. O günlerde o fotoğrafların birçoğunun başka fotoğraf makineleriyle çekildiğini de bilmiyorduk. Bizim fotoğraflarımız da bir gün o dergilerde yayınlansın istiyorduk. Neckermann
Okuyucu, edebi bir metinde anlatılanları kendi bilgisi, düşünce ve hayal dünyası, kültürü ve çevresel şartları içinde ya da okumasına mola verip başka kaynaklara başvurarak imgelenip anlamlandırma avantajına sahiptir. Aynı anlatım bir film ile yapıldığında, izleyici, yönetmenin filmi çekim sürecinde başına gelen gibi, ilk olan sayfalarda yapılan tasvirlerin görsel sunumundaki kısıtlaması ile yüz yüze kalacaktır. Bunun üstüne görüntüleri zihninde tutma telaşı içinde hızlı bir akışı bölük pörçük imgelemeyip dar bir zaman içinde anlamlandırmakla uğraşmak zorundadır. İzleyicinin görüntüler akarken üzerinde çok düşünme imkânı yoktur. Fotoğraf ise hem edebi bir eserden hem de bir filmden çok daha kısıtlı olarak izleyicinin karşısında yer alır.
Neden “KAPALI ÇAĞRI” İFSAK, kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan fotoğraf ve sinema severler için de projeler üretmeyi kendine bir görev bilmiştir. Bu amaçla da çalışmalarını sürdürmektedir. Projeler Birimi olarak üyelerimize özel bir şey yapmak istedik ve “KAPALI ÇAĞRI“ Projesini geliştirdik. Projemizin adının “KAPALI ÇAĞRI“ olmasının nedeni ise, sadece İFSAK üyelerine özel olmasıdır. 2023 yılında dört temadan oluşan KAPALI ÇAĞRI projemiz, 2024 yılında da yine dört temadan oluşuyor. Üyelerimiz isterse birine, isterlerse dördüne birden katılabilirler. Bu yılın dördüncü teması fotoğrafta etkili anlatım biçimlerinden biri olan “KAOS“. Hedefimiz proje sonunda üyelerimizden gelen fotoğraflarla dijital bir dergi yapıp, bunu İFSAK
Bölüm 04, Nepal, Bhaktapur 2 Temmuz 2024 – Salı Sabah çok erken kalkıyoruz. Taksici ile sabah 04:00 buluşmak üzere sözleşmiştik. Yanımıza kahvaltı için bir şeyler alıp çıkıyoruz. Taksici otelin kapısında bekliyor. İlk hedefimiz Himalayaların da manzaraya dahil olduğu gün doğumunu izlemek. Ama hava çok kapalı. Bir umut yola çıkıyoruz. Bir saat yolumuz var. Gideceğimiz yer Narangot Köyü. Güneş doğmadan varıyoruz fakat tahmin ettiğimiz gibi bulutlardan sisten dağlar görünmüyor. Ama manzara harika. Katmandu vadisi kenarındaki bu yüksek manzara tepesinden, her şey yolunda olsaydı Everest dahil Himalayaların sekiz tepesini de görebilecektik, olmadı. Bir iki tepenin ucu ile idare ediyoruz. Güneş hiç yok
Dalgalanıyor rüyam, arada sanki rüyada olduğumu fark ediyorum, arada rüyanın içinde kayboluyorum, nerede olduğumu bilmiyorum. Ama o sesleri tanıyorum ben: birisi annemin sesi imiş, diğeri babamın. Bir de rüyalar “o bastırdığımız bebeksi korkuları, arzuları sembolik yolla dile getirerek uykuyu korur”muş, öyle diyor annem. Aaa rüyada olmak iyi bir şey o zaman, rüyalarım, annem babam gibi bir şey galiba, onlar da beni hep korur. Ah, keşke çocukları her yerde her zaman koruyan birisi olsaydı. Rüya belki de öyle bir şey, kim bilir. Nimet teyze başka bir masal anlatıyor bana. Rüyaların bize mesaj verdiğini söylüyor, öte dünyalardan mesajlar. Yani, bulutlardan mesaj getiriyormuş