Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Bir fotoğrafçı olarak dünyaya farklı bir pencereden bakıyorum. Aksi takdirde sonsuza dek kaybolacak olan anları yakalarım. Fotoğraflarım aşk ve kayıp, umut ve umutsuzluk hikayeleri anlatıyor. İnsanlığın durumunu tüm güzelliği ve kederiyle belgeliyorlar. Benim objektifimden, tarihin en muhteşem anlarından bazılarına tanık oldum. İnsanlığın en kötüsünü de gördüm. Ama ne fotoğrafı çekersem çekeyim, her zaman içindeki güzelliği bulmaya çalışırım. Çünkü benim için fotoğrafçılık budur.
İstanbul’da fotoğraf çekmenin kendine mahsus bir zorluğu var. İlgi çekici imajların yoğunluğu öyle bir raddeye ulaşıyor ki, kendinizi tekinsiz bir durum içerisinde buluyorsunuz. Tercih edilen her bir belirli imaj, eş zamanlı olarak orada gerçekleşen ve fakat sizin ıskaladığınız bir başka ihtimalin varlığına vurgu yapıyor. Öyle ki, hayatınızın en iyi fotoğrafını çektiğinizi düşünürken çok daha iyisini kaçırmış olabileceğinizi düşünmeden edemiyorsunuz. İşte burada sunulan fotoğraflar bu tekinsizlik içinde çekildiler. Orada bulunan insanlardan soyutlanmış bir mekan kavramına hiçbir zaman inanmadım. Aynı şekilde İstanbul mekanlarını hususileştiren şeyin de sırtında taşıması ağır bir tarihsel miras ya da belirli bir estetik tonla inşa edilmiş binalar olduğunu
Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Ahu İncekaralar https://instagram.com/ahuincekaralar tarafından yayına hazırlanmıştır. . . . . . . . . . . . . Belgesel fotoğrafçı Mary Ellen Mark’ın aramızdan ayrılışının üzerinden 9 yıl geçti. LIFE, New York Times Magazine, The New Yorker, Rolling Stone ve Vanity Fair gibi yayınlarda fotoğraf ve portreleri yayımlanan Mark dünya çapında ün kazanmış bir fotoğrafçıydı. 2015 yılında aramızdan ayrılana kadar, 50 yılı aşkın süre yoğun olarak hümanist bakışı yansıtan fotoğraflar çekmiş, Rahibe Teresa, Hint Sirkleri ve Bombay’daki genelev tasvirleri ile az görüneni görünür kılma gibi bir misyonuda doğal olarak üstlenmişti. Ötekileştirilmiş insanların etkileyici
1 Resimler ve fotoğraflar en büyük bilgi kaynağımız; zaman içinde neler olduğunu onlarla iletişim kurarak anlamaya çalışırız. Biz fotoğraflara baktığımızı sanırız ama aslında onlar bize bakarlar. Manzaralardır onlar, portreler, ölü doğalar; sanki birileri bizim yerimize yaşamıştır o günleri; o patikalardan bizim için geçmiş, insanlarla göz göze gelmiş, bizim adımıza o vazonun içine bir demet çiçeği bırakmıştır. Takvimlerde görmüşüzdür onları, kartpostallarda, üçüncü hamur kitaplarımızın hayatımızı değiştirmeye yeminli ünitelerinde çıkmıştır karşımıza. Sıkıldıkça bakmışızdır onlara; ferahlatmıştır içimizi. Asla gidemeyeceğimiz, bekçileri yorgun ve sanat tarihinin depose olmuş köhne müzelerde beklemiştir bizi o resimler. İl Millî Eğitim Müdürlüğünden izin alınacaktır; yorgun bir otobüs kiralanacaktır ve
Daha ziyade motorlu araçların çamurda, buzda, kumda veya benzer zorlu zeminlerde lastiklerinin (tekerleklerinin) hareketine rağmen ilerleyememesi, olduğu yerde kalması durumunu anlatan teknik bir terim olarak patinaj sözcüğü kullanılır. Fakat bu sözcüğün, hayatın içinde olup biten başka şeyler için de sıklıkla kullanıldığına tanık oluruz. Konuşma, düşünme, eyleme becerisi kazanmış olan insana has bir şeydir bu. Çünkü, hangi kültürden ve eğitim-öğrenim düzeyinden olursa olsun insan evladının çok ciddi sanat yapma potansiyeli ve kabiliyeti var. Öyle olduğu için, fiili durumu anlatmak üzere üretilmiş kelimeleri, hayata dair başka durumları güçlü şekilde izah etmek için de kullanır insan evladı. Literatür bu türden anlatıma teşbih, mecaz,
Bu ikinci bölümde yine Paris Lüksemburg Bahçeleri’nde1 kitap okuyanların izini sürüyoruz. Mayıs ayı başında, bir öğle sonrasında. Baharın gelişiyle şenlenen park uzun bir kışın ardından güneşe koşan insanlarla dolu. Güneşin sıcaklığına, ışığına koşan yaşlısı, genci, aşıkları, yalnızlık düşkünleri bu parkta güneşin ışıklarında yıkanıyor ve kitapların ışığıyla. Lüksemburg parkının yıllardır süren bir geleneği var. Kendinize uygun, keyfinize göre bir bank ya da bir sandalyeb ulup kitap okumak. Paylaşılan toplumsal bir alışkanlık. Kuşaklar boyu süren vazgeçilmez bir gelenek. Ya siz nerede okumak istersiniz o içinde kaybolup başka diyarlara gideceğiniz sözleri, sözcükleri; romanları, öyküleri, şiirleri? Sahi, kitabınızı nerede okumak istersiniz? Birlikte gezinelim bu
Uzun zamandır özünde “fotoğraf” olan yazı klavyeden akmıyor. Ancak fotoğraf kullanarak fotoğrafın etrafında döndüğümüz yazılar sunmakla geçiştiriyoruz. Üzerinde düşününce kişisel olarak bunun nedenini – bize değer veren takipçilerimizle paylaşma sorumluğu ile- açıklama belki de iyi olacaktır. Bu neden, aralıksız “kitap okumak” diye tam da bu noktada kendimi rahatlatmak için ürettiğim bahane olarak ortaya çıkıyor. Böyle bir girişten sonra bu yazının içeriğinin anlaşıldığını umuyorum. Ancak buna rağmen okuyucu içerikte yer alan ifadelerden ve cümlelerden yola çıkarak yapacağı araştırmalarla bilgisin arttırarak yine yazıdan kendi gayreti ile elde edeceği birkaç başlık üzerinde bilincini farklı bir seviyeye çıkarması – küçük de olsa- ihtimal dahilinde.
Görsellerde yapay zekan kullanımının tartışmaya açılması büyük ölçüde 2023 yılı Sony World Photo Organisation – ki dünyanın en prestijli fotoğraf yarışmalarından biridir – yarışmasının sonuçlarının açıklanması ile ortaya çıktı. Alman yarışmacı Boris Eldagsen, Pseudomnesia (Elektrikçi) isimli çalışması ile Serbest (Open) Kreatif kategorisinde birinci olmuştu. Eldagsen bir açıklama yaparak ödülü reddetti. Bu açıklamada özetle; görseli yapay zeka ile oluşturduğunu ve yarışmayı test etmek ve fotoğrafçılığın geleceği hakkında bir tartışma yaratmak için kullandığını, görseli seçip bunu tarihi bir an haline getirdikleri için jüriye teşekkür ettiğini belirtirken organizasyon ve jüri içinde herhangi birinin çalışmanın yapay zeka olduğunu bilip bilmediğini veya bundan şüphelenip şüphelenmediğini