Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Bu yazıyı hazırlarken kendimize şu soruyu sorduk: “Bir çalışan işini neden gerçekten sahiplenir?” Cevap ne yalnızca ücrette ne görev tanımında ne de motivasyon konuşmalarında gizliydi. Asıl mesele, görünmeyeni görebilmekti. Yani, çalışanların iç sesinde sessizce yanıp sönen “Ben neden bu işi yapıyorum?” sorusunu. Bu yazı, işin anlamını kavramsal temelleriyle anlatmakla kalmıyor
E-ticarette rekabet her zamankinden daha çetin. Markalar, dijitale kayan devasa reklam bütçeleriyle müşteriye ulaşmak için en yeni teknolojilere, özellikle de yapay zekâ ve derin öğrenmeye büyük yatırımlar yapıyor. Ancak bu karmaşık ve güçlü sistemlerin potansiyelini tam olarak ortaya çıkaramayan, çoğu zaman gözden kaçan kritik bir detay var: ürün veri akışının kalitesi. Bu tek
Şirketlerin bilanço kayıtlarında gösterilmeyen ancak iş yapma biçimini ve iş sonuçlarını etkileyen önemli bir sermayesi vardır. Bunu duygusal sermaye olarak adlandırıyoruz. Duygusal sermaye bir şirketin tüm çalışanlarının şirketleri hakkında duygu ve düşüncelerinin toplamından oluşur. Eğer bu toplamın ağırlığı pozitif duygulardan oluşuyorsa şirketin duygusal sermayesinin güçlü
AirBnb, Booking.com, Yemeksepeti gibi çift veya çok taraflı bir network yönetimi sergileyerek arz eden ve talep eden tarafları bir araya getirip gelir yaratma hedefli etkileşime sokan dijital platformlar son 20 yıl içerisinde dijital kapitalist kültür uzayımızın en önemli aktörleri oldular. Bu önem her ne kadar yükselmeye devam ediyor gözükse de yapay zekânın üstel gelişimi hiç
İş dünyası çoğu zaman sınırların ve ciddiyetin olduğu bir sahne, stratejilerin satranç tahtası gibi görünür. Fakat bu sisteme farklı açıdan bakıldığında, sahneyi bir konser salonuna, tahtayı ise bir senfoniye dönüştürmek mümkün olabilir. Sanat ve strateji kulağa zıt kavramlar gibi gelebilir; oysa müzikal düşünce, yenilikçi iş modellerinin perde arkasında güçlü bir duruş sağlama
İşgücü artık farklı kuşaklardan bireyleri içerir. Her kuşağın işe ve kariyere yönelik sahip olduğu kendine özgü tutumları anlamak büyük önem taşır. Artık çalışma hayatından ayrılmak üzere olan Baby Boomer kuşağıyla başlayan bu tartışmada odak noktası; günümüz işgücünün büyük bir bölümünü oluşturan ve farklı oranlarda temsil edilen X Kuşağı, Y Kuşağı ve Z Kuşağı olarak karşımıza
Dünya ekonomisinde yapay zekâ, yalnızca iş modellerini değil, ülkeler arasındaki güç dengelerini de yeniden şekillendiriyor. Küresel ticaretin en büyük aktörleri, yapay zekâyı stratejik bir silah olarak konumlandırırken yeni ekonomik bloklar da doğmuş oluyor. Çin, ABD ve Avrupa’nın yapay zekâ politikaları, küresel ticaretin geleceğini nasıl belirleyecek? Şirketler ve CEO’lar, b
Günümüzün iş çevresinin değişken ve öngörülemez olduğu sır değil. Gerek Covid-19 pandemisi, gerek şekil değiştiren gümrük tarifeleri, gerekse üretken yapay zekânın yükselişi olsun, CEO’lar yepyeni zorluklarla mücadele etmek zorunda. Artık standart “yönetim kitapçığı” artık yeterli kalmıyor.
Hızlanan dijital dönüşüm çağında, elektronik imzaların sözleşmesel ilişkilerdeki rolü önemli ölçüde genişledi. Bununla birlikte, elektronik imzaların tanınması ve düzenlenmesi farklı hukuk sistemleri arasında değişiklik gösteriyor. Sonuç olarak, Avrupa Birliği (
Her şeyi sadeleştirmek için yola çıkıp işleri daha da karmaşık hâle getirdiğiniz oldu mu? Bu soru kulağa çelişkili gelebilir ama özellikle proje yönetiminde yalın yaklaşımın bazı uygulamaları, farkında olmadan karmaşıklığı artırabiliyor. Yalın düşünce, temelde israfları ortadan kaldırmak ve değeri maksimize etmek için yola çıkar. Ancak bu hedefe ulaşmak için devreye giren metot
Profesyoneller ve ekonomik hayata ilgi duyanlar milenyuma girişle birlikte stratejik yönetim alanında yeni bakış açılarının oluştuğunu rahatlıkla görebilirler. Bu görüşle birlikte bilgiye ulaşım, internetin hayatımızın bir parçası olması, akıllı telefonlar gibi mobil teknolojilerin gelişmesi müşteri bulmak ve pazarda rakiplere karşı avantaj sağlamak gibi konuları yeniden düşünm
İş dünyası pandemi sonrası toparlanmaya odaklanırken, çoğumuz fark etmeden başka bir krizin eşiğine geldik. Üstelik bu kez hedefte sadece mavi yakalılar değil, ofis katlarında çalışan yöneticiler, analistler, muhasebeciler, pazarlama uzmanları ve danışmanlar da var. Ekonomistler bu sürece artık Beyaz Yakalı Resesyonu adını veriyor.
Kurumsal hayatta herkes yetişkin gibi görünür ama herkes aynı olgunlukla davranmaz. Siz de zaman zaman bir ekip arkadaşınızın kırılgan tepkileri karşısında şaşırıyor, küçük bir geribildirimin büyük bir duygusal kopuşa dönüştüğüne tanık oluyorsanız, yalnız değilsiniz.
Jeopolitik istikrarsızlık, iklim krizleri, yapay zekâ kaynaklı dönüşümler ve bunlar gibi pek çok olayın ortasında artık günümüz liderleri ara sıra krizlerle karşılaşmaktan ziyade sürekli bir kriz hâlinde çalışıyorlar.
Tatil bir lüks değil, sistem testi. Artık pek çok profesyonel için yıllık izin, yalnızca takvimden düşülen bir tarih değil; organizasyonun sınırlarını, dayanıklılığını ve güven mekanizmalarını test eden bir durum hâline geldi. Tatil, kurumsal sistemlerin ne kadar güçlü olduğunu değil, ne kadar kırılgan olduklarını sessizce ortaya koyuyor. Çünkü bir çalışan tatildeyken hâlâ dosy
Küresel iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında enerji sektörü büyük bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Emisyon azaltımına yönelik politikalar ve uygulamalar, bazı dönemlerde türbülanslar yaşasa da 2030’lu ve 2050’li yıllardaki enerji ekosisteminin günümüzden daha fazla çevreci bir forma dönüşümü beklenmektedir. Yeşil enerjiye dayalı elektrifikasyonun y
Modern iş dünyasında birçok kurum çalışanlarına meditasyon saatleri sunuyor, dijital nefes uygulamaları öneriyor ya da iyi oluş haftaları düzenliyor fakat tüm bu “iyi niyetli” adımların ortasında, kimse şu soruyu yüksek sesle sormuyor: “Ne hissediyorsun?” Kurumların “iyi oluş” kavramıyla kurduğu ilişki genellikle yüzeyde kalıyor. Zihin yorgunluğu için mola odaları var ama zihni
Alex RIvera, ofis sandalyesine yerleşip masasının üzerine yayılmış hâlde duran birkaç grafik ve proje planının bulunduğu sayfalara gözlerini dikti. SolidTech Innovations CEO’su olarak görevindeki üçüncü yılında, şirketin geleceği üzerine ciddi anlamda kafa yoruyordu.
Yeni mezun bir adayın iş arayışında en sık duyduğu cümle nedir? “Tecrübeniz yok.” Bu, uzun süredir genç profesyonellerin kariyer yolculuğundaki en büyük engeldi. Deneyim, işe alınmanın ön koşulu, fakat deneyim kazanmak için de önce işe alınmak gerekiyordu. Bu döngü, iş hayatına yeni adım atanlar için bir bariyer niteliğindeydi. Bugün bu bariyer, teknolojinin evrimiyle daha da g
Dönemin CEO’su Thurman Rodgers’ın anlaşmayı duyurmak için yaptığı sunum, borsadan olumlu tepkiler aldı. Diğer etmenlerin etkileri göz ardı edilerek yürütülen analizde, Cypress’ın hisse fiyatının anlaşmanın duyurulmasından sonra yüzde 13 oranında sıçrama gösterdiği görüldü. Belli ki yatırımcılar şirketin satın alma kararının mantıklı olduğuna ikna olmuşlardı.
Avatar gibi dünyaca ünlü filmlerin müziklerini yapan, Grammy ve Emmy adayı bir besteci, şef ve icracı. Toprak aynı zamanda, milyar dolarlık bir filmin (Captain Marvel) ve milyarlarca dolarlık bir video oyununun (Fortnite) müziklerini yapan ilk kadın besteci olarak da tarihe geçen, alanında öncü bir isim. Pınar Toprak ile bir Türk ve kadın olarak global arenada elde ettiği başar
BİRKAÇ YIL, özellikle Batılı organizasyonlar için oldukça yıpratıcı geçti. Irk, cinsiyet ve gelir eşitsizliklerine dair çatışmalar, otoriterliğin yükselişi, göç, iklim değişikliği ve uluslararası savaşlar derinleşen ayrışmalara neden oldu ve toplumlar giderek daha da kutuplaştı.
Zamandan bağımsız, her dönem popüler bir konu söyle deseniz, “insanları yönetmek” derim herhalde. Akademik camiada bu konuyla çoğunlukla İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) alanı ilgileniyor. Her alan, yaşanan bilimsel gelişmeler doğrultusunda, zaman zaman farklı noktalara odaklanabiliyor. Ben de İKY alanında bugünlerde hangi konular gündemde diye merak ettim. Eğer siz de merak edi
Ekonomik eşitsizlikler, iklim krizi, eğitimde adaletsizlik, sağlık hizmetlerine erişim ve benzeri temel problemler, geleneksel yöntemler ve metrikler aracılığıyla çözülemeyen küresel krizlere dönüşmüş durumda. Hayırseverlik veya topluma yardımın bile ön koşulunun önce kaynağı önemli olmaksızın mümkün olduğunca fazla para kazanmak olarak görüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.