Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
insanokur Polonya’nın ünlü düşünürlerinden Leszek Kolakowski’nin kaleminden çıkan felsefi masallar kitabı Lailonia Krallığı’ndan Büyüklere ve Küçüklere 13 Masal Felsefe -
Onun kılıcıyla başlattığını, ben kalemimle tamamlayacağım.Böylesine büyük bir çöküşten sonra, bitmez tükenmez umutların enkazları altında bu sabırsız spekülatörün kendine inancını yitirmesi beklenirdi. Ancak sığındığı çatının üzerine çökmesiyle Balzac’ın hissettiği tek şey şu olmuştur: Yine özgürdür ve baştan başlayabilecektir. Babasından ve belki de çiftçi soyundan miras aldığı sarsılmaz canlılığı sayesinde bu felaketten etkilenmemiş ve hatalarının bedelini
NIETZSCHE’NİN DELİLİĞİ1717 Çeviren: Kenan SarıalioğluJean-Paul Escande1818 Cochin-Tarnier Hastanesi’nde cilt ve zührevi hastalıklar uzmanı olan Jean-Paul Escande’ın Hekimler (Grasset Yay., 1975) ve Hekim, Ayağa Kalk (Albin Nichel Yay., 1978) adlı yapıtları özellikle önemlidir.Nietzsche’nin deliliğinin farazi bir frengi hastalığıyla ilgili olduğu düşünülmüştür çoğu zaman. Bu delilik, kendini “maskelemek” isteyen bir düşüncenin uç bir belirtisi olmasın sakın?Yıl 1889,
EN BÜYÜK SAĞLIK DAHA NEŞELİ BİR SAĞLIKTIR1515 Çeviren: Kenan SarıalioğluDidier Raymond1616 Lyon-sud Hastaneleri öğretim ve araştırma görevlisi olan Didier Raymond, Nietzsche ya da En Büyük Sağlık (L’Harmattan Yay., 1999), Dişil Eril Nietzsche (Le Rocher Yay.) ve Mozart ya da Sevinç Çılgınlığı (Mercure de France Yay.) adlı yapıtları yayımladı.Nietzsche sağlam, sağlıklı değerleri hastalık görüngesinde; bozulmuş, çürük
İKİNCİ BÖLÜMV. — Demek ki insan doğası, insanların yalnızca aklın buyruklarına göre yaşamalarını gerektirecek biçimde düzenlenmiş olsaydı ve insanlar tüm güçlerini bu yöne yöneltselerdi, doğal hukuk, insan türüne özgü bir şey olarak kabul edildiği sürece, yalnızca aklın gücü tarafından belirlenecekti. Ama insanları akıldan çok kör arzu yönetir, ve dolayısıyla, insanların doğal gücü, yani doğal hukukları
İKİNCİ BÖLÜMVII. — İnsan, öbür bireyler gibi, varlığını korumaya çalışır, bunu kimse yadsıyamaz. Bazı ayrılıklar görülebiliyorsa, bunlar insanın özgür bir isteme sahip olmasından gelmektedir. Ama insanı ne ölçüde özgür bir varlık diye ele alırsak, o ölçüde onun varlığını koruması ve kendine sahip olması gerektiği yargısını vermek zorunda kalırız; özgürlüğü olumsallıkla karıştırmayan herkes bana bu noktada
II. — Buna karşılık siyasetçiler, insanları en iyi biçimde yönetmekle değil, daha çok onları oyuna getirmekle uğraşan kişiler olarak bilinirler, ve genellikle, bilge kişiler olarak değil de usta kişiler olarak görülürler. Gerçekte, deneyin onlara öğrettiğine bakılırsa, insan durdukça kötülükler de duracaktır; demek ki siyasetçiler, insandaki kötülüğün gereğini yapmakla yükümlüdürler, ve bunu, etkinliği uzun bir deneyle
BİRİNCİ BÖLÜMV. — Kesin olan ve benim de Ethica'da belirttiğim bir şey var: insanlar, zorunlu olarak duygulara boyun eğerler, öyle yaratılmışlardır ki, mutsuzlara acırlar, mutlulara özenirler; acımadan çok öç almaya yatkındırlar; ayrıca herkes, başkalarının kendi yaradılışına uygun olarak yaşamasını, kendisinin benimsediği şeyi benimsemesini, ve kendisinin yadsıdığı şeyi yadsımasını ister. Herkesin birinci adam olmak istemesi, insanlar
BİRİNCİ BÖLÜMVI. — Esenliği birkaç kişinin dürüstlüğüne bağlı kalan ve işlerinin iyi yönetilmesi yönetenlerin adaletli davranmasını gerektiren bir devlet kalıcı değildir. Devletin varlığını sürdürebilmesi için şeyleri öyle düzenlemek gerekir ki, devleti yönetenler, akla uygun davransalar da bir duygunun etkisinde kalsalar da, adaletsiz bir biçimde ya da kamu çıkarma aykırı bir biçimde davranamamalılar. Ve insanların işleri
İKİNCİ BÖLÜMVIII. — Sonuç olarak, her zaman aklını kullanmak ve insan özgürlüğünün doruğunda bulunmak gücü her insanda yoktur; bununla birlikte herkes, her zaman kendine sahip olduğu sürece varlığını korumaya çalışır, ve her kişinin hukuku gücüyle Ölçüldüğüne göre, insan, bilge olsun vurdumduymaz olsun, yapmaya çalıştığı ve yaptığı bütün şeyleri doğanın en yüce hukukuna dayanarak yapmaktadır. Bütün
İKİNCİ BÖLÜMVI. — Bununla birlikte, insanların çoğuna göre vurdumduymaz kişiler, doğanın düzenine uymaktan çok doğanın düzenini bozmaktadırlar, ve insanların çoğuna göre, insanlar doğada imparatorluk içinde imparatorlukturlar. Onlara kalırsa, doğal nedenlerin yarattığı bir şey olmaktan uzak olan insan ruhu, doğrudan doğruya Tanrı tarafından yaratılmıştır, kendi kendini belirlemekte ve doğrudan doğruya aklını kullanmakta sınırsız güce sahip olduğu
BİRİNCİ BÖLÜMI. — Filozoflar, içimizde çarpışan duyguları, insanların yanlışlarından ötürü düştüğü kötülükler sayarlar, bu yüzden de, duyguları hafife almak, aşağı görmek, kınamak, ya da daha ahlaklı gözükmek gerektiğinde, yadsımak alışkanlığındadırlar. Böyle yaptılar mı, sanki Tanrı gibi davranmış olurlar ve bilgeliğin doruğuna çıkarlar; bu durumda, dünyanın hiçbir yerinde varolmayan apayrı bir insana övgüler düzmektedirler ve gerçekten
BİRİNCİ BÖLÜMIV. — Siyasetle ilgilenirken ortaya yeni ya da bilinmedik bir şey koymak istemedim, ama yalnızca, kesin ve yadsınamaz nedenlerden giderek, uygulamayla en iyi uyuşan şeyi saptamak istedim. Başka bir deyişle, uygulamayla en iyi uyuşan şeyi insan doğasının incelenmesinden çıkarmak istedim, ve bu incelemeye, matematik araştırmalarında sürdürülen düşünce özgürlüğünü katmak için, insan davranışlarını aşağılamamaya, bu
Geçmiş zamanlarda, kardiyologların ve boleroların söz yazarlarının doğmasından çok önce, duygulara ev sahipliğini kalbin yerine pekâlâ karaciğer yapabilirdi.Karaciğer her şeyin merkeziydi.Çin geleneğine göre karaciğer ruhun uyuduğu ve düş gördüğü mekândı.Mısır’da karaciğerin korunup gözetilmesinden sorumlu olan Tanrı Horus’un oğlu Amset’ti. Roma’da bu işle ilgilenense tanrıların babası Jüpiter’den başkası değildi.Etrüskler kurban ettikleri hayvanların karaciğerinden geleceği okuyorlardı.Yunan söylencesine
İlk başta bizim ebemiz olan zaman, gün gelecek celladımız olacak. Dün, zaman bizi emzirdi ama yarın yiyecek.Her şey bundan ibaret ve biz bunu iyi biliyoruz.Biliyor muyuz?Bu dünyada yazılan ilk kitap, ölmeyi reddeden Kral Gılgamış’ın maceralarını anlatır.Bu destan yaklaşık beş bin yıldır ağızdan ağza anlatıla geldi ve Sümerler, Akadlar, Babilliler, Asurlular tarafından yazıya aktarıldı.Fırat kıyılarının hükümdarı
1666 yılında genç bir bilim insanı bahçede otururken yere bir elma düştü. Elmanın hareketinin neden yukarıya ya da yana doğru değil de, doğrudan aşağıya doğru olduğunu merak eden bu bilim insanı Isaac Newton'dı. Bu olay ona kütle çekim teorisi için esin kaynağı oldu. Bu teori elmaların hareketini açıkladığı gibi gezegenlerin de hareketini açıklıyordu. Peki, daha
Bir gün yürüyüş için dışarı çıktınız ve kontrolden çıkan bir trenin beş işçiye doğru süratle ilerlediğini gördünüz. Makinist, muhtemelen kalp krizinden dolayı, bilincini yitirmiş durumda. Eğer bir şey yapılmazsa, işçilerin hepsi ölecek. Tren tüm işçileri ezip geçecek. Tren o kadar hızlı geliyor ki, kaçmak için zamanları yok. Ama bir umut var. Tren beş kişiye gelmeden
Belki çok zenginsiniz. Belki Karun kadar zenginsiniz. Fakat birçoğumuz değil, hatta bazı insanlar çok fakir. O kadar ki, kısa hayatlarının çoğunu aç ve hasta olarak geçiriyorlar. Bu pek de adil ya da doğru görünmez, kesinlikle de değildir. Eğer dünyada gerçek adalet olsaydı, bir yanda elindeki çok fazla parayı nasıl harcayacaklarını bilmeyenler varken, bir yanda da
Bir göletin bulunduğunu bildiğiniz bir bahçedesiniz. Bir anda bir şıpırtı ve çığlık duydunuz. Küçük bir çocuğun suya düşmüş ve boğulmak üzere olduğunu fark ettiniz. Ne yapardınız? Öylece yürüyüp gider miydiniz? Buluşmak için bir arkadaşınıza söz vermiş olsanız ve durmak sizi geciktirecek olsa bile, sizin için bir çocuğun hayatı vaktinde orada olmaktan daha önemli olacaktır. Gölet
Arap tıbbının ardında tek bir kaynak yatmaz, her bir coğrafi bölgenin ayrı geleneklerinden ve Pers veya Hint uygarlığı gibi eski uygarlıkların tekniklerini devralmış olmasından dolayı Arap tıbbı çok çeşitlilik gösterir; bu alan için asıl dönüm noktası, İskenderiye’nin 642 yılında fethedilmesidir. Bu tarihten itibaren tıp ve bilim alanındakiler de dahil, ilmi eserler ulusal dillere tercüme edilmeye