1. ana sayfa
  2. GZT
  3. Tarih

GZT - Tarih

2240 | Takipçi

Osmanlı matbaası hakkında iddialar

Yakın zamanda Nobel Ödülü alan Daron Acemoğlu Ulusların Düşüşü adlı kitabında, Osmanlı hakkında bazı şehir efsanelerini gerçekmiş gibi aktardı. Acemoğlu, kitabın sekizinci bölümünde 'Basım Yapılamaz' başlığı altında matbaanın Osmanlılara geç gelme sebeplerini şöyle açıklıyor: 'Osmanlı'nın fazlasıyla mutlakiyetçi ve sömürücü kurumları göz önüne alındığında sultanın matbaaya neden karşı olduğunu anlayabiliriz. Bilginin yayılması Osmanlı sultanlarını ve ulemâyı korkuttuğu için çözümü kitap basımını yasaklamakta buldular.' Peki Acemoğlu bu iddialarını nasıl desteklemeye çalışıyor? I. Mustafa döneminde (1695-1703) basım yapılmasıyla ilgili çıkarılan bir fermanı matbaa yasağı ile ilişkilendiriyor. Meselenin aslı ise çok başkaydı. Ermeniler arasında Katolikliğin yayılması için çalışan kimi papazlar İncil'in bazı bölümlerini tahrif ederek basıp dağıtıyorlardı. Bu durumdan rahatsız olan Ermeni din adamlarının şikâyetleri üzerine Osmanlı yönetimi durumu inceledi ve tahrif edilmiş kutsal kitapların basılmasını yasakladı. Acemoğlu, Nobel Ödülü almasını sağlayan çalışmasında Osmanlı'ya matbaanın 1727 gibi geç bir tarihte geldiğine de değiniyor. Ancak Osmanlı'da ilk matbaalar, herhangi bir yasakla karşılaşmaksızın Ermeniler ve Rumlar tarafından 16. yüzyılda kurulmuştu. Osmanlı'nın kendi matbaasını neden geç kurduğu konusuna gelince Kemal Beydilli, Orlin Sabev ve Yunus İnce gibi uzmanlar, arz talep dengesi ve medrese eğitim sistemini bu durumun en önemli sebepleri olarak görüyor. Osmanlı'da matbaanın kuruluşuna dair daha pek çok şehir efsanesi bulunuyor. Prof. Dr. İsmail Güleç, tüm bu iddiaları ve meselenin gerçek yüzünü Derin Tarih'in 155. sayısında anlattı.