Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
150 | Takipçi
Değişim çağında yaşadığımızı artık klişe sayabiliriz. Ancak bu gerçeğin sıradanlaşması, etkisini yitirdiği anlamına gelmiyor. İş dünyasında başarıyı belirleyen faktörler hızla değişiyor. Günümüz liderlik tanımları, teknik bilgi ve stratejik karar alma becerilerinin yanı sıra, bilişsel esneklik, duygusal dayanıklılık ve öğrenmeye açıklık gibi içsel becerileri de kapsıyor. Bu bec
Duymayan kalmamıştır, Çin Tuzu (monosodyum glutamat) yiyeceklere lezzet katması için geliştirilmiş bir kimyasal. Kullanımı Türkiye’de yasal olsa da pek çok zararı olduğu söyleniyor. İçinde MSG olan bir gıdayı tok bile olsanız sürekli yemek istiyorsunuz. Bunun sebebi de MSG’nin bir uyarıcı nörotransmitter görevi görerek tat alma duyusunu yoğunlaştırması. Potansiyel zararı o an i
Yapay zekâ, iş dünyasında verimlilik, hız, maliyet ve rekabet avantajı sağlıyor. Ancak bu kazanımların gölgesinde hızla büyüyen bazı sistemik riskler ve belirsizlikler de var. Gelişen modeller, önyargı üretimi, veri güvenliği ihlalleri, güven problemleri, otonomi kaynaklı belirsizlikler, şeffaflık, telif sorunları ve çevresel ayak izi gibi alanlarda kritik sorunlara yol açıyor.
2018 yılında küçük ama anlamlı bir soruyla yola çıktık: “Beyaz yaka çalışanlar ne hissediyor, ne düşünüyor ve neye ihtiyaç duyuyor?” Bu sorunun peşine düşerek başlattığımız araştırma yolculuğu, sekiz yılda binlerce çalışanın sesini duymamıza imkân tanıdı. Her yıl gelişen ve derinleşen bu çalışma sayesinde, iş hayatının görünmeyen duygusal haritasını çıkarmaya, çalışanların ihti
Alyssa Mastromonaco zorlu konuşmalar yapmak konusunda tecrübelidir: Başkan Obama döneminde Beyaz Saray operasyonlarından sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yaptı, Vice ile A&E'de yöneticilik yaptı ve şu anda NARAL Pro-Choice America'da kıdemli danışman ve sözcü olarak görev yapıyor. Dolayısıyla Mastromonaco yeni bir antidepresana geçtiğinde patronuna bunu söylemeye karar ve
Her gün kaç tane gereksiz e-posta alıyorsunuz? Ya da şöyle sorayım: Gün içinde kaç kez yalnızca bilgi vermek için yapılmış, hiçbir karar alınmayan, katkı sunmayan, uzayan ve sonunda bir sonraki toplantıya ertelenen çevrim içi görüşmelere giriyorsunuz?
Sıkça insanlık tarihinin en etkili düşünürlerinden biri olan Aristoteles’e atfedilen bu kısa ama bir o kadar da derin cümle, aslında yalnızca metafizik bir varsayımı değil, aynı zamanda çağdaş organizasyonların ve takımların temellerine ışık tutan güçlü bir sezgiyi de barındırıyor içerisinde.
Değişim ve dönüşüm dönemlerinde yeni kavramlar üreten zihinlerden ilham alırım. Geçen gün aklıma takıldı: “İş dünyasında yapay zekâyı etkin kullanan liderlere nasıl bir kavramsal tanım getirilebilir?” Araştırınca gördüm ki iş dünyası bu boşluğu çoktan doldurmuş, yeni bir liderlik modeli doğmuş.
Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zoru
Yapay zekâ artık sadece havalı bir teknoloji olmaktan çıkarak iş stratejilerinin merkezine yerleşmiş durumda. Ancak günümüzün devasa yapay zekâ modelleri (Büyük Dil Modelleri), bazen kulağa doğru gelen ama gerçekle alakası olmayan yanıtlar verebiliyor. Bu, özellikle yapay zekâ kararlarımıza yön verirken büyük bir sorun. Çünkü güven, doğruluk ve güncellik her şeyden önemli.
İş dünyasının sürdürülebilirlik ajandası derinleşirken, şirketlerin finansal karar vericileri olan CFO’lar için yeni bir dönem başladı. Artık CFO’ların temel sorumlulukları arasında yalnızca bilanço yönetimi, borç-öz sermaye dengesi ve operasyonel maliyet kontrolü yer almıyor; aynı zamanda çevresel ve sosyal etkilerin finansal stratejilere entegre edilmesi de bir zorunluluk hal
Günümüzde çoğu kurum hâlâ iletişimi, geniş kitlelere ulaşmak ve onları ikna etmek üzerine kuruyor. Mesajlar tek yönlü, kampanyalar dönemsel, hedefler çoğunlukla erişim ve gösterim sayısı gibi nicel metrikler. Bu yaklaşım, kitle iletişim çağının bir ürünü. Ancak iletişim ekosistemi kökten değişti. Artık içerik üretmek değil, ilişki üretmek çağındayız. Yeni iletişim paradigması,
Tartışmaya açık olmayan bir gerçek var: Yapay zekâ bambaşka bir gerçeklik düzeyi oluşturdu ve bugün yeni gerçekliğin ne olup ne olmadığını, ve daha önemlisi bu yeni gerçekliğin nerelere evrilebileceğini kimse tam olarak bilmiyor, üstelik buna yapay zekâ sistemlerini ve büyük dil modellerini geliştirenler de dahil.
İşyerinizin binası sağlam olabilir. Peki ya çalışanlarınızın içsel direnci? Ekibinizin, her sarsıntıdan sonra daha güçlü kalkabilen bir zihinsel esnekliğe sahip olmasını ister misiniz? Türkiye gibi yüksek deprem riski taşıyan coğrafyalarda, iş yaşamı yalnızca güvenli yapılarda barınma sorununu çözme ile değil, aynı zamanda sürekli bir belirsizlik ve kaygı duygusuyla da sınanıyo
Belirsizlik, gelecekte ne olacağının ya da bir durumun nasıl sonuçlanacağının bilinmemesi halidir. İnsan zihni, güvenlik ve kontrol arayışında olduğu için belirsiz durumların çoğu zaman rahatsızlık yarattığı düşünülür. Bu noktada “belirsizliğe tahammülsüzlük” kavramı devreye girer. Bu kavramın literatüre girişi çok eski değil. 1990 yılında Michel Dugas tarafından ilk defa kulla
Seyahat endüstrisi, dijital dönüşümün ve tüketici beklentilerindeki değişimin en keskin hissedildiği alanların başında geliyor. Pandemiyle birlikte yeniden şekillenen seyahat alışkanlıkları, dijital kanallara olan bağımlılığın artması ve her şeyden önemlisi, bireye özel deneyim arayışının zirveye ulaşması, pazarlamacıları geleneksel yöntemleri sorgulamaya itiyor. Artık
Günümüz iş dünyası, benzeri görülmemiş değişimlerin ortasında, çalışan esenliğinde endişe verici bir düşüşle mücadele ediyor. Şirketler esenlik girişimlerine daha fazla yatırım yapsa da küresel işgücünün önemli bir kısmı motivasyonsuzluk, durgunluk ve tükenmişlik hissiyle boğuşuyor. Bu paradoks, mevcut esenlik stratejilerinin temelden sorgulanması gerektiğini gösteriyor. Özelli
13 trilyon dolarlık küresel inşaat sektörü, uzun süredir verimsizlik, gecikmeler ve yolsuzluklarla mücadele ediyor. Bugüne dek bunlardan kaçınmak zordu. Bunun nedeni yalnızca sektörün karmaşıklığı değil. Dijitalleşmenin düşük seviyede olması, işgücü sıkıntısı ve planlama eksiklikleri, değer zinciri boyunca süregelen sorunları derinleştiriyor. Üstelik bu sorunları çözmek kolay d
Bir CEO ile bir istihbarat subayı arasındaki fark nedir? İlk bakışta her şey. Ama derine indikçe, görünenden daha çok ortak yanları var. Her ikisi de kaotik bir dünyada bilgi toplar, belirsizlik içinde karar verir, geleceği öngörmeye çalışır ve strateji kurar. Birinin görevi devleti, diğerininki şirketi korumaktır. Her ikisinin de başarısı, görünmeyeni sezme ve görünmeyeni görü
Çoğumuz farkında olmasak bile mağaralarda ve kafeslerde yaşıyoruz ancak mağara giderek daha dengesiz hale geliyor. Bayat hava, daha taze bir dünyaya çıkmak yerine, zaten bilinenler hakkında tartışan insanlar tarafından sonu gelmez bir şekilde geri dönüştürülüyor. Günlerinizi loş mum ışığında geçirmek için sizden hayatı emiyor. Daha kötüsü, mağaranın içindeki duvarlar yıkılıyor
Küresel ölçekte tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesiyle birlikte ulaşım ve lojistik sistemlerinde önemli bir dönüşüm yaşanıyor. İklim krizi, enerji verimliliği ve kentleşme gibi faktörler, raylı taşımacılığı yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir tercih haline getiriyor. Bu dönüşüm, altyapıdan teknolojiye kadar pek çok başlıkta yeni sorular ve yeni çözümler d
Her anlamda çevik bir dönem içerisinde yaşıyoruz. Çok hızlı kararlar almak, bu kararların sonuçlarını anlık olarak analiz etmek ve planları yenilemek iş dünyasının yazılı olmayan en önemli kuralı haline dönüştü. Oysaki strateji, sözlük anlamı itibariyle bu kalıba sığmayacak kadar ağır bir kelime. Örneğin Oxford Sözlüğü stratejiyi “Herhangi bir şeyi planlama ya da bu planı hayat
Şu senaryoyu hayal edin: Rowen isimli bir çalışan 10. yıl dönümünde işe gelir ve masasında yapışkan notla birlikte bir hediye kartı bulur. Not müdüründen ve yıldönümünü kutlamakta. Bir teşekkür ya da tebrik bile içermediğini fark eden Rowen, gözlerini devirir.
Ekip yönetmeye başladığımız ilk terfimizi almamızdan itibaren kariyer başarımız artık solo performansımıza değil de ekibimizin performansına bağlı oluyor. Bize terfiyi aldıran becerilerimizi ekibimize kazandırmaz, onları geliştirmez ve işyükümüzü paylaşmalarını sağlamazsak, kariyerimizde ilerlemek bir yana, yerimizde sayabiliriz. Hatta pozisyonumuzu bile kaybedebiliriz. Düşünün
İnsanlık tarihi yüzyıllar boyunca ölümsüzlüğü bulmak, yaşamın sonu olmayan halini bulmak için uğraştı durdu. Belki henüz aranan yerde bulunamadı ancak sonunda ölümsüzlük bulunmuş olabilir. Buna ölümsüzlük demek de çok doğru değil çünkü ölümsüzlük tam olarak aradığımız şey olmayabilir. Yaşlı ve çok hasta olduğunuz bir senaryoda hâlâ ölmemeyi ister miydiniz? Jose Saramago’nun “Öl
Teknoloji, hız, zenginlik, bilginin bolluğu, çeşitlilik, imkanların kolaylığı, çabuk öğrenme gibi kavramlar hayatımızda o kadar yer etti ki onlarsız eski bir yaşam tarzını tekrar yaşamak ister miyiz diye sorsak, belki de herkes hayır cevabını verir. Çünkü modern teknolojik dünyanın nimetleri ile işlerimizin kolaylaşması, bizleri insanlık tarihinde belki de en şanslı nesiller sı
Kadın liderlerin sesi bazen çok az bazen çok fazla bulunuyor. Ama bir şekilde hep fazla ya da hep eksik. Oysa liderlik, sesin yüksekliğinde değil; ne söylendiğinde ve nasıl yankı bulduğunda gizlidir.
Bir markayı “ürün” olmaktan çıkarıp yaşamın bir parçası hâline getiren nedir? Cevap, iyi anlatılmış bir hikâyede gizli. Günümüz dünyasında markaların rekabet edebilmek için iyi ürünler ya da kusursuz hizmetler sunması yeterli değil. İnsanlar artık satın aldıkları şeylerden çok, ait oldukları hikâyelere değer veriyor. Marka sadakati duygusal bağla başlıyor, bu bağın en güçlü yan
Bu yılın başında yine HBR Türkiye çatısı altında yayınlanan yazımda ARC-AGI bulmacalarının ilk setini incelemiş, çok yakında bu bulmacaların daha gelişmiş bir versiyonunun yayınlanacağını yazmıştım. Ve o gün sonunda geldi çattı: 24 Mart 2025 tarihinde ARC-AGI-2 resmi olarak açıklandı. Henüz bu yazıyı okuma fırsatı bulamayanlar, konuya da yabancı olanlar için birkaç cümleyle “AR
Yeni bir unvan, eski benle yola devam edebilir mi? İş hayatında bazı anlar vardır ki sessizdir ama köklüdür. Bir e-posta gelir, bir toplantıda adınız anılır ya da İK’dan gelen davet mesajıyla anlamaya başlarsınız: Artık yepyeni bir sorumluluk alanının içindesiniz. Terfi ettiniz.
Kasım ayıydı. Yönetim kurulu toplantı odasında hava her zamankinden daha gergindi. Şirketin üçüncü çeyrek finansal raporu beklenenden kötü gelmişti. Satışlar düşmüştü, kâr marjı erimişti, döviz borçları tavan yapmıştı. CEO masaya yumruğunu vurdu: “Şimdi masrafları keseceğiz. Radikal kararlar almazsak hepimiz batarız.
2025 yılına doğru ilerlerken, iş dünyası önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Ancak bu dönüşümün en önemli parçalarından biri, belki de en değerli olanı: Güven. Güven, artık sadece liderlerle çalışanlar arasındaki ilişkiyi şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda kurumların gelecekteki başarılarını da belirliyor.
İnsan kaynakları (İK) departmanları, günümüzün hızla değişen iş dünyasında belki de en çok dönüşüm yaşayan fonksiyonlardan biri. Bu yazıda, İK’nın güncel sorunlarını ve başarılı şirket örneklerinden yola çıkarak yeni nesil çözümlerini inceliyoruz.
Bugün yanlış bilgi ve dezenformasyonun yalnızca hükümetleri ya da siyasetçileri ilgilendirdiği düşünülüyor olabilir. Ancak ben bunun, artık tüm sektörleri ve özellikle şirketlerin kârlılığı ile finansal durumunu doğrudan etkileyen bir tehdit haline geldiğine inanıyorum.
İnsan bedeni hastalıklarla savaşırken kendini geliştirir. Aynı prensibi dijital sistemlere uyarlamak mümkün müdür? Cevap: Kocaman bir “Evet”. Üstelik sadece mümkün değil, aynı zamanda da günümüz dijitalleşme dünyasında gerekli.
Uruguay’ın efsanevi devlet başkanı Pepe’ye atfedilen bir söz şöyle diyor; hastalandığınızda otuz dakika içinde ambulansın kapınıza geleceğinin garantisi yoktur ama otuz dakikada teslimat garantili pizza siparişi verebilirsiniz...Her ne kadar bu ifade kapitalist düzenin bir eleştirisini hedeflese de kapıya ulaşmasından emin olmak istediğimiz sıradan siparişlerin dahi sınırlarını
Zamanımızı gerçekten verimli kullanıp kullanmadığımızı bilmek zordur. Çok çalışıyor gibi hissederiz ve cidden stres altındayızdır. Fakat zamanımızı doğru yerlere mi harcıyoruz? Yılın başında çözmeye çalıştığım soru buydu. Sonbaharı yeni bir kitap lansmanıyla geçirdikten sonra kendimi bunalmış hissediyordum ve sonunda bu süreçte ihmal ettiğim işleri ele almaya başlamıştım.