Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Yaptığımız iş ne olursa olsun hepimiz her gün kendi görüşümüzü muhatap olduğumuz insanlara anlatmak, onlara kendi fikrimizi kabul ettirmek için çaba sarf ederiz. Aslında insanın bu çabasının satıcıların yaptıklarından pek farkı yoktur. Kendi fikrini ailesine ya da arkadaşına kabul ettirmek isteyen insan da işi satış yapmak olan satıcıların kullandığı yöntemleri kullanır. Bu anlamda herkes her gün “satış” yaparak hayatını sürdürür. Peki insanın kendi fikrini karşısındakine “satması” yani onu ikna etmesi için hangi özelliklere sahip olması gerekir?
Eğer işiniz bu yazıda açıkladığım 7 koşulun çoğuna uygunsa, şirketinizin bir an evvel Inbound Pazarlama yapmaya başlaması gerekir. Ama Inbound pazarlama yapmaya başlamadan önce, bu uygulamaların hemen sonuç vermeyeceğini, bütün etkili ve kalıcı işlerde olduğu gibi, bu anlayışı hayata geçirmenin ancak sıkı çalışma ve kararlılıkla mümkün olacağını bilin.
Bugün istediği bilgiye erişebilen, önünde sayısız seçenek olan, istediği markadan alışveriş yapabilen modern insana hitap edebilmek, onu markana çekebilmek, onun aklını ve gönlünü kazanabilmek, onun senin markandan can-ı gönülden alışveriş yapmasını sağlamak için gerekli dijital dönüşümü gerçekleştir. Bu dijital dönüşümü gerçekleştirmeyen markaların bugünün dünyasında iyi bir alışverişçi deneyimi yaşatmaları ve ayakta kalmaları mümkün değil.
Inbound Marketing, ürünü veya hizmeti müşteriye itmek yerine müşteriyi markaya çekme üzerine kurulu bir pazarlama yöntemidir. B2B şirketler başta olmak üzere, müşterilerin ince eleyip sık dokuyarak ve yüksek miktarda para harcayarak satın aldıkları ürün ve hizmetler için kullanılır.
Markaların sosyal medyada takipçi edinme ve onlarla etkileşime girme sevdasından vazgeçip Facebook, Instagram, Twitter (X) ve LinkedIn gibi platformları bir ekran olarak kullanması yani buralarda Televizyondaki gibi reklam yapmaları en doğrusudur. Bence bu platformlarda parasını "etkileşime" harcayan markalar kaybeder; "erişime" harcayanlar kazanır.
İnternet bugünün insanının daha teknolojik ve daha akıllı olmasını sağladı ama onun özünü hiç değiştirmedi. Başarılı olmak isteyen bütün şirketlerin önce insanı anlaması ve sonra ona yardım etmeyi ilke edinen bir anlayışı benimsemesi gerekir.
Bugünün müşterisi her alanda marka bolluğu içinde yaşıyor; alışverişe niyetlendiği zaman önündeki seçenekler çok fazla. Satın alabileceği markalar hakkında çok kısa zamanda bilgi edinme imkanı var. Bu müşterinin zamanı çok değerli, dikkati dağınık ve çok sabırsız. Markaların bu müşteriyi anlamaları ve ona uygun bir pazarlama düzeni kurmaları gerekiyor. Bu zamanın ruhuna uymayan markaların başarılı olmaları mümkün değil.
Dijital bulunurluk da dijital bilinirlik de markanın en önemli iki varlığıdır. Bir markanın bu iki varlığı ne kadar güçlüyse o markanın büyüme potansiyeli de o kadar büyüktür. Bu nedenle dijital ortamda büyümeyi hedefleyen her markanın hem dijital bilinirliğe hem de dijital bulunurluğa yatırım yapması gerekir.
Pazarlamanın birinci görevi “tıklama” reklamı veya sadece satış reklamları yapmak değil, markayı insanların hafızalarına yerleştirmeye yönelik marka reklamı yapmaktır. Pazarlamanın asıl görevi Kategoriyi Akıllarına Getirdikleri Anlarda insanların zihnine markayı bir çözüm adresi olarak kazımaktır. Çünkü en güçlü arama motoru insan zihnidir.
Online dünya göz boyamayı, samimiyetsizliği, “mış gibi” yapmayı hiç kaldırmıyor. Eğer sosyal mecrada var olacaklarsa markaların önce insanlara nasıl faydalı olacaklarını düşünmesi sonra bu dünyanın ruhunu özümseyerek sahici olmak için çaba göstermeleri gerekir. İnsanların hayatlarına eğlence, bilgi, ilham katacak paylaşımlar yapmaları gerekir.
Bugün, ister B2B ister B2C olsun bütün satın alma yolculukları Google'dan başlıyor. Çok satan markaların hepsi Google'da bulurluğu yüksek olan markalar. Başarılı olmak için sizin de markanızın Google'da bulunur olmasını sağlamanız gerekli. Bunun için de SEO çalışmalarını yapmak ve bu çabanızı sürekli kılmak zorunundasınız.
Bugünün dünyasınında ister B2B ister B2C olsun, her markanın mutlaka düzenli içerik üretmesi ve bu içeriklerle insanların hayatlarına katkı sağlaması gerekir. Dijital müşteriyi cezbetmek isteyen markaların odağına insanı koymaları ve onun hayatını kolaylaştırmak için samimi çaba göstermeleri bunun için de bilgi vermede cömert olmaları şarttır.
B2B markaların yarattığı güçlü algının satın alma kararları üzerinde güçlü etkisi vardır. B2B markaların tıpkı B2C markalar gibi kendi marka algılarını inşa edecek marka (imaj) reklamları yapmaları gerekir. Çünkü şirketlerin satın alma yöneticileri de tıpkı sokaktaki insan gibi duygusal kararlar verirler. Markadan etkilenirler.
Dijital dönüşüm B2B şirketler için “olsa iyi olur” gibi seçmeli bir uygulama değil, “olmazsa olmaz” bir uygulamadır. Her B2B şirketin bu konuyu ciddiye alması, zaman kaybetmeden bu süreci hakkıyla yönetmesi gerekir. BCG yazarlarının dediği gibi bu konuda, başarısızlığın bedeli ağır, başarının getirisi yüksektir.
Siz de dijital yöntemleri kullanarak dünyanın her yerine satış yapabilirsiniz. Eğer dijital pazarlamayı ertelerseniz “Bütün riski biz üsteniyor bütün yükü biz çekiyoruz ama parayı bayiler ve toptancılar kazanıyor.” diye sızlanmaktan kurtulmanız mümkün olmayacak.
Dijital teknolojiler önce müşteri davranışlarını değiştirdi sonra ise bu değişen müşteri davranışları şirketlerin iş yapma biçimlerini ve şirket organizasyonlarını değiştirdi. Bazı şirketler bu değişime hızlı uyum sağladı ve rakiplerinin önüne geçti. Çoğunluk ise ne olup bittiğini izleyerek zaman kaybediyor.
Benim pazarlamaya yeni başlayanlara tavsiyem; yapay zeka, robotlar, dijital dönüşüm gibi kavramları öğrenip hayatlarına sokmaları ama bunlardan daha önemlisi insanı anlama ve bilimsel pazarlamayla daha çok ilgilenmeleridir. Eğer pazarlama mesleğini yapanlar insanı anlama ve bilimsel pazarlama konularında kendilerini geliştirirlerse daha etkili ve daha başarılı olurlar.
Fikirleri, projeleri ne kadar değerli olursa olsun, insan ikna etmeyi başaramazsa sahip olduğu bütün kaynaklar değerini kaybeder. İnsanları ikna etmek hepimizin ihtiyacı olan bir yetkinlik. Hayatta mutlu olmak için de başarılı olmak için de insanları nasıl ikna edeceğimizi öğrenmek zorundayız.
Hayatta mutlu olmak için de başarılı olmak için de insanın kendi duygu ve düşüncelerini iyi ifade etmesi şart. Arkadaşlıktan ebeveynliğe, aynı takımda oynamaktan milyon dolarlık şirketleri yönetmeye kadar başarılı bütün ilişkiler, insanın kendisini nasıl ifade ettiğine, nasıl iletişim kurduğuna, insanları ne kadar ikna edebildiğine bağlıdır.
Hangi işi yaparsak yapalım hayatımızda öykülere daha çok yer açmamız gerekiyor. Daha çok öykü anlatmalı ve öykü anlatmada ustalaşmalıyız. Özellikle liderlerin öykülerden daha çok yararlanmaları lazım. Bir liderin en etkili iletişim aracı öyküleridir.