Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Görüntü haberleri, yazıları ve videoları, internet üzerinden sıklıkla sunulan ve haberin çoğu zaman oldukça hızlı bir şekilde yayılmasını sağlayan konuları kapsamaktadır. Görüntü haberleri, yazıları ve videoları, haberin güncel konularını ve olayların gelişimini izleyicilere takip etme imkanı sağlar ve haberin derinlemesine bir şekilde anlaşılmasını mümkün kılar. Görüntü haberleri, yazıları ve videoları, medyanın gerçek anlamda etkili olabilmesi için kullanılan en güçlü araçlardan birisidir. Görüntü haberleri, yazıları ve vide
Chris Killip, yoğun gözleme dayalı ve çektiği topluluklara derinlemesine nüfuz eden fotoğraflarında, sanayisizleşmenin sancılı etkilerini yakalayarak sıradan insanların hayatlarını katıksız olduğu kadar şiirsel ayrıntılarla kaydetti. Bu siyah beyaz görüntüler, 1980'lerin Britanyası'nın en önemli görsel kayıtları arasında sayıldı ve Gerry Badger’ın da tanımladığı gibi “Thatcher'ın temsil ettiği her şeye muhalif bir bakış açısıyla elde edildi.” Killip…
Guillermo Arias, Meksikalı bir foto muhabiri. Bugüne dek New York Times, Politico, Bloomberg ve CNN gibi yayınlarda boy gösterdi. Orta Amerika’dan ABD'ye ilerleyen mültecilerin yolculuğunu belgelediği fotoğrafları, foto muhabirliğinin en prestijli etkinliklerinden kabul edilen Visa pour l'image festivalinde sergilendi ve “Visa d’Or” ödülüne layık görüldü. Bağımsız çalışan fotoğrafçı, Agence France Presse’e (AFP) düzenli olarak katkıda…
Fotoğrafçı Tish Murtha 2013’te ansızın öldüğünde arkasında İngiltere’nin kuzeydoğusundaki işçi sınıfı topluluklarının olağanüstü görüntülerinden oluşan, büyük ölçüde unutulmuş bir fotoğraf arşivi bıraktı. Şimdi, kızı Ella annesinin mirasını belgesel bir filmle yeniden diriltmeyi deniyor. Tish Murtha’nın kızı Ella Murtha annesinin arşivini yaşatmak konusunda “Bunu iş olarak görmüyorum,” diyor. “Bu benim tutkum.” 2013’teki ani ölümünden beri, Ella…
Chris Killip, yoğun gözleme dayalı ve çektiği topluluklara derinlemesine nüfuz eden fotoğraflarında, sanayisizleşmenin sancılı etkilerini yakalayarak sıradan insanların hayatlarını katıksız olduğu kadar şiirsel ayrıntılarla kaydetti. Bu siyah beyaz görüntüler, 1980'lerin Britanyası'nın en önemli görsel kayıtları arasında sayıldı ve Gerry Badger’ın da tanımladığı gibi “Thatcher'ın temsil ettiği her şeye muhalif bir bakış açısıyla elde edildi.” Killip…
Guillermo Arias, Meksikalı bir foto muhabiri. Bugüne dek New York Times, Politico, Bloomberg ve CNN gibi yayınlarda boy gösterdi. Orta Amerika’dan ABD'ye ilerleyen mültecilerin yolculuğunu belgelediği fotoğrafları, foto muhabirliğinin en prestijli etkinliklerinden kabul edilen Visa pour l'image festivalinde sergilendi ve “Visa d’Or” ödülüne layık görüldü. Bağımsız çalışan fotoğrafçı, Agence France Presse’e (AFP) düzenli olarak katkıda…
20. yüzyılın en bilinen görüntülerinden biri olan yukarıdaki fotoğrafla karşılaşmamış pek az insan vardır. Pulitzer ödülüne layık görüldüğünde taşıdığı isimle “Savaşın Dehşeti”nin önemi ve etkisinden bahsedeceksek, James Nachtwey’in şu sözlerine ekleyecek bir şey olmasa gerek: “Dokuz yaşındaki bir kızın acısında, haksız bir savaşı haklı çıkarmak için Amerika’nın ‘en becerikli ve en zekilerinin’ tasarladığı tüm siyasi manevralardan daha fazla güç ve gerçek vardı. Savaş boyunca ortaya konan binlerce imge arasında muhtemelen bu fotoğraf tek başına halk bilincinde savaşı sona erdirmeyi sağlayan kritik kütleyi yaratmakta orantısız bir ağırlığa sahip olmuştur. Bugün bu fotoğraf sadece Vietnam Savaşının değil, tüm savaşların karşısında bir suç delili olarak duruyor.” (1)
Mahalle oyunlarımızdan biri tıp oyunuydu. Hareket halindeki herkes tıp çağrısıyla dururdu. Kımıldayan oyun dışı kalırdı. Kıpırdamamaya eşlik eden kıkırdama ve olduğun yere kazık çakmış olmak, sabitlenmek nedense ilgimi çekerdi. Oyunlarımızdan bir başkası karagöz-hacıvat oynatmakla bana düştü. Çizgi ya da fotoromanları şerit halinde kesip birleştirmek ve perdenin iki yanındaki çubuk arasında dolaştırıp seyircilerime sunmak meraklarım arasındaydı. Daha sonra dönemin Hayat ve Ses dergilerindeki sinema tanıtım yazılarında kullanılan film karelerini seçip-kesip kareli defterime yapıştırmakla oyunum devam etti. Aslında farkında olmadan hareketli görüntü ile sabit görüntü arasında gidip gelmişim. Son kararım içinde an’ları barındıran fotoğrafçılık oldu. Taşlaşmış, donmuş haliyle fotoğraf karesi bakanı durmaya,
‘Sualtı’ dendiğinde, yaşı kemale ermiş insanların aklına gelecek en önemli şahsiyet hiç kuşkusuz Jacques-Yves Cousteau (1910-1997), nam-ı diğer Kaptan Kusto olacaktır. Fransız kâşif, okyanus araştırmacısı Kaptan Cousteau bilgili, birikimli ve deneyimli mürettebatıyla birlikte Calypso isimli tam donanımlı gemiyle derin sularda yıllarını geçirip sualtı araştırmaları yapmış ve yaptığı araştırmaların görsel kayıtlarını kamuoyuyla paylaşmıştı. Okyanusların derinlikleri hakkında hiçbir fikri olmayan yüz milyonlar merakla Cousteau’nun keşiflerini televizyonlarda izliyor (internet ortamındaki kayıtlara göre 1977-82 yılları arası), izlemeyenlere anlatıyordu. Belleğimiz bizi yanıltmıyorsa o vakit TRT’nin tek kanallı olduğu ve Siyah-Beyaz yayın yaptığı dönemdi. TRT-2 bilahare kültür-sanat kanalı olarak televizyon yayıncılığına dahil oldu. Kaptan Cousteau izleyici
Fotoğraf, ışığın duyarlı bir yüzey üzerine düşmesiyle oluşan ve bu sayede görüntünün kalıcı hâle gelmesini sağlayan görsel bir ifade biçimidir. 1839 yılında Fransız Bilimler Akademisi’nde kamuoyuna duyurulmasının ardından, başta tıp, bilim, haber ve belgeleme olmak üzere pek çok alanda hızla kullanılmaya başlanmıştır. Bu alanlarda fotoğraf, belirli kurallara ve amaçlara hizmet eden teknik bir araç hâline gelirken, fotoğrafçının temel işlevi de gözlemlenen gerçekliği en doğru ve etkili biçimde kaydetmek olmuştur. Ancak fotoğraf, yalnızca objektifin gördüğünü kaydeden soğuk bir belge değildir. Tam tersine, insanın görsel algısına hitap eden güçlü bir ifade biçimi olarak da öne çıkar. İnsan, dünyayı önce görerek tanır; dili
Anılar mı, yoksa fotoğraflar mı; yaşamın yanında soluk birer suret benzeri kalan küçük oyunların adı… Eski bir tahta ev, kırda yalnız ağaç, elindeki ekmeği kemiren çocuk, devrim yapan bulutlar, kentin en kalabalık caddesi, bir zamanlar uğruna her şeyi feda edebileceğinizi düşündüğünüz eski sevgili, su birikintilerinde yansıyan güneş, eski mezar taşları; geçen günlerimiz ve ömrümüz. Karşımıza çıkan her şeye bakacak, dinmez bir hırsla alıp eve götürmek isteyecek ve makinemizi çıkarıp fotoğrafını çekecektik. Anları mülk edinecektik, anıların geleceği için. Tarihin çarmıhına gerilmiş görüntüler, unutmayı ne kadar erteler? Hafıza anılara yaslanmadan sağlıklı işleyebilir mi… Nesne kaybolursa, fotoğraf daha mı değerlenir? Ve gelecek söylendiği