Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Neden “KAPALI ÇAĞRI” İFSAK, kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan fotoğraf ve sinema severler için de projeler üretmeyi kendine bir görev bilmiştir. Bu amaçla da çalışmalarını sürdürmektedir. Projeler Birimi olarak üyelerimize özel bir şey yapmak istedik ve “ KAPALI ÇAĞRI “ Projesini geliştirdik. Projemizin adının “ KAPALI ÇAĞRI “ olmasının nedeni ise, sadece İFSAK üyelerine özel olmasıdır. 2023 yılında dört temadan oluşan KAPALI ÇAĞRI projemiz, 2024 yılında da yine dört temadan oluşuyor. Üyelerimiz isterse birine, isterlerse dördüne birden katılabilirler. Bu yılın ikinci teması fotoğrafta etkili anlatım biçimlerinden biri olan “ SPOR “. Hedefimiz proje sonunda üyelerimizden gelen fotoğraflarla
Bölüm 09, Kırgızistan – Karakol 14 Temmuz 2023–Cuma Bugün erken kalkıyoruz. Dün kasaba merkezinden 1000’er SOM’a tur satın almıştık. Tur, çeşitli aktiviteler için bizi sekiz buçukta alıp, bir buçuk, iki gibi geri getirecek. Döner dönmez de ayrılacağız otelden. İlk işimiz toparladığımız bavulları mutfakta bir yere koymak oluyor. Minibüs geliyor bu arada. Biniyor ve yola çıkıyoruz. Birkaç noktadan daha birilerini alıyor ve doluyor. Dağlara doğru güzergâhımız. Önce bal, çeşitli yöresel yiyecekler falan satan bir yerde duruyor. Alış veriş faslından sonra asıl yere gidiyor. Üç aktivite var. Atmaca ile fotoğraf çektirme, at ile tur atma
Pers mitolojisinde anlatılan bir mite göre Ahura Mazda ilk insan çiftini cennet bahçesinde tek bedende yaşamlarını sürdürürlerken ayırır. Yine Yunan mitolojisinde anlatılan bir mite göre ise ilk insan Prometheus tarafından çamurdan yaratılan androjen bir varlıktır. Ancak zamanla güçlenen ve tanrılara karşı çıkmaya başlayan bu varlıklar, tanrılar tarafından birbirinden ayrılırlar. ‘Şölen’ kitabında Yusuf Darıyerli, mitolojiye atıfta bulunduğu metinde diğer yarısını aramaya başlayan insana vurgu yaparak izleyenleri/okurları ilk hamlede yakalıyor. Diğer yarısını arayan iki insanın birleşmesi ta o zamanlardan başlayarak onaylanmayı, kutsanmayı, günümüzdeki biçimiyle düğünle taçlandırılmayı bekliyor, diyerek hakikatli bir girişle başlıyor kitaba. Kitabın anahtarı olan önsöz mutlaka okunmalı. Hatta önsözden önce yer
Fotoğrafın icadından günümüze baktığımızda dünyada ve ülkemizde henüz kitaplara veya literatüre geçmemiş birçok isme rastlayabiliriz. Ancak tarihe olan meraksızlığımız nedeniyle bu isimlerin bizim ülkemizde daha fazla olduğu söylenebilir. Onlardan biride Gaston Mizrahi’dir. Her ne kadar adı Adana fotoğraf camiasında bilinse de ülkemiz fotoğraf tarihinde pek bilindiğini zannetmiyorum. Gaston Mizrahi sadece Adana için önemli bir isim değil. O dönem çektiği Adana fotoğraflarıyla aslında bir dönemi, bir kenti, bir yaşamı, insanları anlatmasıyla yani ülkemiz fotoğraf tarihi açısından da önemli. Adana veya daha genel anlamıyla Çukurova. Doğa her dönem onu toprağıyla, insanıyla, sanatçısıyla bereketli kılmış. Boşuna denmemiş ona bereketli topraklar… Çünkü o topraklar
Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. Ayın Kısa Filmi (Nisan): Başka Mevzu FİLMİN ORİJİNAL ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN TÜRKÇE ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN İNGİLİZCE ADI:ANOTHER MATTER Filmin Yapım Yeri : Türkiye Filmin yapım yılı:2017 Türü:Kurmaca / Fiction Çekim Formatı:HD Süresi:12 dak. Yönetmen / Director:Bahar Kılıç Adilçe, Hulusi Nusih Tütüncü Senaryo / Screenplay:Hulusi Nusih Tütüncü Ortak Yapımcı / Co-Producer:Metin Alihan Yalçındağ Oyuncular / Cast: Eylül Dursun, Tuğçe Yolcu, Gülhan Tekin Görüntü Yönetmeni/DOP: Meryem Yavuz Yürütücü Yapımcı/Executive Producer: İpek Kent Kurgu/Editing:
Festival cenneti İstanbul’dan (ne mutlu ki) merhaba. İFSAK 30.Belgesel ve Kısa Film Festivalinden sonra biraz geç oldu ama bir ses vermek istedim. Ben Festivalden coşkuyla bahsetmek isterdim. Uluslar arası bölümdeki katılımcılardan. Filmlerden bahsetmek. Ama birkaç bölümüne değinmek isterim. Bu yıl yine Festivalimizin Kısadan Uzun bölümünde parlak yönetmenlerden Nehir Tuna’yı tanıdık. Onun yüreğini bize açan sesini duyumsadık. Yine geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz unutulmaz sinema yazarı “Sungu Çapan“’ı andık. Dostları, yakınları bizimle onun kalesinden paylaştılar. İFSAK Sinema Emek Ödülü unutulmaz filmlerden “Selvi Boylum Al Yazmalım“, “Hayallerim Aşkım ve Sen“ filmlerinin 120 den fazla filmde görüntü yönetmenliği yapmış, iki altın portakallı görüntü yönetmeni ÇETİN TUNCA’ya
Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. Ayın Kısa Filmi (Mayıs): Mutavva Filmin Yapım Yılı:2019 Türü:Kurmaca, Renkli, Türkçe Süresi:17.06 dak. Yazan ve Yöneten: Berk & Mert Sata Yapımcı: Berk & Mert Sata Görüntü Yönetmeni: Akay Özkoç Oyuncular: Fırat Tanış, Yunus Nadir Yönetmen Yardımcısı: Utku Akbıyık Işık Şefi: Şükrü Özçavuş Focus Pullar: Ramazan Bakırhan DIT: Burak Mamat Ronin Asistanları: Ferkan Kanioğulları, Cem Özaktaş Kurgu: Cengiz Karadağ Ses Operatörü: Öner Yakasız Sanat yönetmeni: Hıdır Moğol Kostüm: Hüseyin
Bu yazımda Diyalog ve Hikâye unsurlarının Türkiye’deki gidişatı üzerine iki kelam etmek istiyorum. Öncelikle yerli ve yabancı birçok kitap var Senaryo üzerine. Yapılan filmlerin senaryolarında nasıl bir yöntem seçilmiş, sadece sipariş üzerine mi iş yapılmış, yurtdışından kopya mı çekilmiş, bu kaynaklardan ne ölçüde yararlanılmış. Üzerinden sırasıyla geçmek lazım Diyalog ; En az iki karakter arasındaki konuşma sırasında söylenen tüm kelimelerdir. “Robert Mckee diyaloğun 3 düzleminden bahseder; İlki başkalarıyla konuşma, ikincisi karakterin kendi kendine konuşması ve üçüncüsü okur veya izleyiciyle konuşmadır” Diyalog aksiyonu iki yoldan biriyle aktarır; dramatize ederek veya aktararak. Türkiye’deki yapılan filmlerin hemen hemen yüzde sekseninde film akışı kendi
Turkuaz denizin, beyaz kumun, baharat bahçelerinin diyarı Zanzibar, Afrika kıtasının doğusunda Tanzanya ülke sınırları içerisinde özerk iki adadan oluşan bir bölgedir. İsmi Farsça’da “Zangi bar” yani “Zenci Sahili”nden türemiştir. Umman Krallığı ve Birleşik Krallık’tan sonra 1964’te Tanzanya devletinin, Tanganika ile birlikte bir parçası olmuştur. Nitekim Tanzanya isminin Tan kısmı Tanganika’dan, Zan kısmı da Zanzibar’dan oluşur. Kendi bayrağında da Tanzanya bayrağının renklerini farklı biçimde kullanmıştır. Dilleri Svahili’dir. Tanzanya halkının üçte ikisi Hristiyan, üçte biri Müslüman ve Animist iken, Zanzibar halkının tamamına yakını Müslümandır ve İslami kuralları uyguladıkları bir yaşam tarzları vardır. Giyim konusunda turistlere yönelik bir uygulama olmasa da, başkent Stone
Bölüm 13, Bolivya, Sucre Sucre, 14Temmuz 2017 Sucre, Bolivya’nın idari başkenti. Ritüel yine aynı. Meydanları ve sokakları gezmek üzere erken kalktık.Halk pazarını dolaştık. Bolivya’dan son alışverişlerimizi yapıyoruz. Bol fotoğraf çekiyoruz tabi. Bu arada denemek için aldığımız, genelde erkeklerin çiğnediği ama bizim hiç hoşumuza gitmeyen, beğenmediğimiz Coco yapraklarını sokakta birine veriyoruz. Bu yaprağı zamanında sömürgeciler Potosi ’deki madenlerde yerlilere veriyorlarmış. Beyni uyuşturuyor ama çalışmak için uyanık tutuyormuş. Hala bol miktarda tüketiliyor. Hatta buraya gelirken şoför bir paket aldı yanına, Sucre ’ye geldiğinde yarılamıştı. Muhtemelen uyanık kalmak için çiğnemiş bütün gece.
Bölüm 14, Arjantin, Buenos Aires 1 Buenos Aires, 15Temmuz 2017 – Cumartesi Evet, saat 6:00 gibi tangonun başşehri Buenos Aires’teyiz. Ama hava buz gibi. Hayallerimizdeki sıcacık Arjantin’le epey tezat. Havaalanından (Polis, gümrük) kolayca çıkıyoruz. Taksi ile 8:30 gibi oteldeyiz. Otel resepsiyon görevlisi 11:30 gibi check-in yapabileceğini söylüyor, sonradan halimize acıyor sanırım, 9 da alabilirim diyerek bizi rahatlatıyor. Resepsiyondaki kahve makinasından aldığımız kahveler ile yarım saat bekleyerek odalarımıza çıkıyoruz.İki saat uyku, 11:30’da aşağıda buluşup dışarı atıyoruz kendimizi. Önce otelin hemen hemen üzerinde olduğu, dünyanın en geniş caddesi olan Avenida 9 de Julio‘ya çıkıyoruz. Plaza de la Republica’daki abideyi görüyoruz. Ardından trafiğe
Bölüm 01, Urgenç, Nukus, Özbekistan 03Temmuz 2023 – Pazartesi Sonunda, pandemiden sonra ilk yurtdışı tatiline çıkıyorum. Geçen sene eşim Gülten Güney Afrika turu yapmıştı fakat ben bazı durumlardan dolayı gidememiştim. Şimdi şeytanın bacağını kırıyorum. Uçağımız 01:15 ‘te İstanbul Havaalanından direk Urgenç’e uçacak. Havaalanı İstanbul’a, özelikle de Anadolu yakasına epey uzak. Ulaşmak için Kadıköy’den 21:30’da Havaist’e biniyoruz. Hem Pazar günü hem de bayram olmasından dolayı yollar boş. Bir saatte varıyoruz. Ulaşım ücreti her şey gibi epey artmış. 124 TL/Kişi. Kısa bir süre önce bu paraya Çanakkale’ye otobüsle gidiyordum. Neyse, havaalanında 150 TL olan harcımızı da ödeyerek Check-In’imizi yaptırıyoruz. (Harç için artık
Mezarlıklar ölülerin kenti; barış, huzur dolu mekânlar. Mezarlıklar sakin sakin ölümlülük üzerine düşüncelere dalmaya davet ediyor beni. Ölüm üzerine derin derin düşünmeden hayatın değeri bilinebilir mi ki? Tikhvin Mezarlığı: bir açık hava müzesi St. Petersburg, Aleksandr Nevski Manasatırı içinde, Tikhvin mezarlığındayız. 19. Yüzyıl sonlarında çoğu İtalyan mimarlarca yapılmış iki yüzeye yakın anıtları, heykelleri içeren özel bir mezarlık. Adeta bir açık hava müzesi. Heykelleriyle, anıt mezarlarıyla ve güvercinleriyle. Evet, önce kumrularla karşılaşıyorum, cilveleşen, oynaşan kumrularla. Bir beyaz güvercin ile bir gezgin kaya güvercini karşılıyor beni ölülerden önce; güya bana eşlik edecekler, beni gezdirecekler, ama pek umurlarında değilim sanki. Öpüşüp koklaşıyorlar; kendi
Bize atılan taşlar… Bir parçamızı koparıp yerlere atıyor. Kırılıyoruz… Çatlamış geri kalanımız elimizden ağır çekim film sahneleri gibi kayıp yere düşerken kırılmasını izliyoruz. Sadece izliyoruz. Evvel zaman zamanın içine henüz girmiş, kalbur samanın içinde, horozlar her zamanki gibi tellallık pireler hamallık edermiş. Ben anamı beşiğini tıngır mıngır sallayıp uykuya dalmışken anam düştü beşikten, babam düştü eşikten. Anam kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi, dolandım dört köşeyi. Dırıltıydı, mırıltıydı, raftan fincan düştü kırıldıydı. Hem de ne fincan ya! Dedemin dedesinden kalma, kulpu kırık, kenarı yok, şu ahım şahım fincan. O akşam ne cezveyi köpürtebildim ne kahveyi höpürdetebildim. Hikâye bu ya;
Koruyucusu olduğu kişinin mezarına şevkatle sarılmış; yumuşaklığıyla, sıcaklığıyla onu hayata döndürecek neredeyse; ama gözleri yine toprağa bakıyor, bir tür onun ölümünü kabullenmişlik içinde; duru, yalın, huzurlu bir keder var ifadesinde, öylesine; sevgisini ölümsüzleştiriyor. Giriş kapısı Şili başkentinde, Genel Santiago mezarlığı(“Cementerio General”)1 giriş kapısındayız. Burası yaşamın ve ölümün kutsandığı bir kent parkı, ölülerini terk etmeyen kültürlerin mezarlığı. Bu ölüler kenti, aynı yaşayanların kentlerinde olduğu gibi, toplumsal sınıflar arası farklılıkları da yansıtıyor. Bir yandan büyük anıt mezarları (Aztek, Orta Amerika, Grek, Roma, Mısır, Gotik, Barok tarzlarında), ünlü kişileri, aydınları, sanatçıları, politikacıları, bir yandan da, isimsiz yurttaşların mütevazı unutulmuş mezarlarını ve katlı kabin
İnsan ister sanat ile uğraşsın, isterse başka bir meslekle, kendisine katması gereken birikimlere ve ruhunu besleyebilmeye ihtiyacı vardır. Görsel işlerle haşır neşir olanlar ise bu beslenme ihtiyacının yanında ve farklı disiplinlerden de etkilenmektedirler. Hep aynı tür işlere bakmak (fotoğraftan bahsediyorum) kişinin zihni ve kalbi arasında tıkanıklıklara sebep olacaktır. Görsel körelmelere yol açacak ve üretimler azalacaktır. Bu sebepten farklı disiplinlerden beslenmek bakış açımızın gelişmesi yönünden önemlidir. Bilgiyi görselle pekiştirmek, diğer disiplinlerle bağ kurmak değerlidir. Sadece fotoğraf ile değil fotoğrafın neredeyse başından itibaren yanında olan ve etkilenen resim sanatı da bunlardan biridir. Köklerimizden gelen değerlerle sunulan bir mekândan ve oradaki sanat eserlerinden
Biz özgür doğmayız aslında. Biz hayatımız boyunca karşı çıktığımız, yaptığımız seçimlerle birlikte kendi özgürlüğümüzü elde ederiz. Kimseyi etkileme ihtiyacın kalmadığında, sen ve fotoğrafların özgür olacak Kimseyi etkileme ihtiyacın kalmadığında, sen ve fotoğrafların özgür olacak ve sadece kendi iç yolculuğun için o düğmeye basacaksın. Sosyal medya hesabımda paylaşınca bir merak ve tartışma ortamı yaratan bu sözümün altında yatan temel düşünceleri açıklama ihtiyacı duydum. Bu yazıyı, ülkemizde, fotoğraf tarihinde kendisi olabilmeyi başarmış fotoğrafçılarımıza ve Şahin Kaygun’a adıyorum. İnsan, var olduğunu hissetmek adına üretmek ister. İster sanat eserleri yaratarak, ister topluma fayda sağlayacak bir sorunu çözerek ve ister üreterek bir fark yarattığını hissetmek