Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Berna Kuleli tarafından hazırlanmıştır. . . . . . . . . . . . 6 Mart – 6 Nisan 2024 tarihleri arasında Depo İstanbul’da kadınların sanatsal perspektifinden göçü yeniden sorgulayan bir sergi vardı; “Kadınların Göç Hafızası Sergisi”. Sergi, Avrupa Birliği Culture Civic Kültür Sanat Programı desteği ile Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı (KEKBMV) tarafından yürütülen “Ötekinin Hafızası” projesi kapsamında gerçekleşti. Bu proje ile birlikte, ülkelerindeki savaşlardan, otoriter rejimlerin baskılarından, yoksulluktan veya özgürlüklerinden mahrum edildikleri için kaçarak Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan, Türkiye’de yaşayan ve üretimlerini burada yapan, beş göçmen kadın sanatçının
Bazen yanlış zamanlarda mıyız diye düşünmeden edemiyor insan. Ya da sanatın her dalında adları ön plana çıkanların 1900lü yıllarda dönemin ilgi odağı olan Berlin (nazi baskısı artana dek), Paris ve Viyana’da toplanmasını anlamak zor. Avrupa ve Orta Doğu coğrafyası savaşlarla boğuşurken tahmin edilemeyecek kadar acı verecek bir savaşa gebe olan Avrupa coğrafyasında sanat faaliyetleri hiçbir şey yokmuş ve olmayacakmış gibi sürdürülmeye çalışılır. Üzerinden uzun zaman geçse de tesadüfler -her ne kadar tesadüf diye bir şey yoksa da- insan hayatının beklenmedik anlarında farklı kapılar açabiliyor. Bu kapılardan geçiş çoğu kez sisler altında kalmış gerçek hikayelerin bulunmasına vesile oluyor. Pek duyulmayan yada
(Fotoğrafta Kompozisyon – Gestalt yaklaşımı) Bu yazımızda, “Fotoğrafta Kompozisyon” konusuna Gestalt ilkeleri ile yaklaşacağız. Gestalt, Alman ve Avusturyalı psikologların 1920’lerde geliştirdikleri, insanların görsel bilgiyi nasıl algıladığını ve organize ettiğini açıklayan bir psikoloji teorisidir. Bu konuda çalışan psikologlar bazı “görsel algı teorileri” geliştirdiler. Bunlara “Gestalt İlkeleri” denir. Fotoğraftan algıladığımız duygular insan psikolojisi ile ilgilidir. Dolayısı ile fotoğraf ile psikoloji arasında yakın bir ilişki vardır. Gestalt teorisine göre, tek tek öğelerden ziyade, fotoğrafın tamamını görme eğilimindeyiz. Ayrıca görüntülerde kalıplar, bağlantılar ve anlamlar ararız. Bizim için, gördüğümüz bir şeyi hemen tanımlamanın ve hızla ne yapacağımıza karar vermenin hayati önemi vardır. Gestalt Teorisi genel
Artık eskisi kadar kullanmasam da Facebook’da paylaşımlarını keyifle takip ettiğim biri var, sevgili dostum Haluk Safi. Arada bir ortaya bazı sorular atar, ben dahil bir çok kişi cevaplar. Kendi açımdan baktığımda bu tarzı hem farklı görüşleri okumak; hem de düşüncelerimi toparlamak açısından oldukça yararlı buluyorum. Fakat yazdığım cevapların sosyal medya ortamında yok olup gitmesine gönlüm razı olmadığından burada derli toplu halde yayımlamak istedim. Araya da son zamanlarda çektiğim bazı fotoğrafları serpiştirerek bir yazı haline getirdim, keyifli okumalar. Ne yapınca iyi fotoğrafçı olunur? Ne yapınca yaratıcı fotoğrafçı olunur? İyi fotoğrafçı olmak için kazancımızın bir kısmıyla ihtiyacı olan bir ailenin bir kız
Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. Ayın Kısa Filmi (Mart): Nolya Yapım Tarihi: 2010 Süre: 26:00 dk. Format: Kurmaca, Renkli, Türkçe, 16mm Yönetmen: M. Cem Öztüfekçi Senaryo: Cemil Kavukçu, M. Cem Öztüfekçi Görüntü Yönetmeni: Meryem Yavuz Oyuncular: Ahmet Özarslan, Nihat İleri, H. Volga Sorgu Tekinoğlu Yapımcı: M. Cem Öztüfekçi, Olivier Berlemont, Ludovic Henry Müzik: Tanju Okan, Selami Şahin, Northern Lights Ses: İsmail Karadaş Sanat Yönetmeni: Serdar Yılmaz Konusu: Dostların Yeri’nin şimdilik tek müşterisi olan “O”, garson Arif’le
Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. Ayın Kısa Filmi (Nisan): Başka Mevzu FİLMİN ORİJİNAL ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN TÜRKÇE ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN İNGİLİZCE ADI:ANOTHER MATTER Filmin Yapım Yeri : Türkiye Filmin yapım yılı:2017 Türü:Kurmaca / Fiction Çekim Formatı:HD Süresi:12 dak. Yönetmen / Director:Bahar Kılıç Adilçe, Hulusi Nusih Tütüncü Senaryo / Screenplay:Hulusi Nusih Tütüncü Ortak Yapımcı / Co-Producer:Metin Alihan Yalçındağ Oyuncular / Cast: Eylül Dursun, Tuğçe Yolcu, Gülhan Tekin Görüntü Yönetmeni/DOP: Meryem Yavuz Yürütücü Yapımcı/Executive Producer: İpek Kent Kurgu/Editing:
Festival cenneti İstanbul’dan (ne mutlu ki) merhaba. İFSAK 30.Belgesel ve Kısa Film Festivalinden sonra biraz geç oldu ama bir ses vermek istedim. Ben Festivalden coşkuyla bahsetmek isterdim. Uluslar arası bölümdeki katılımcılardan. Filmlerden bahsetmek. Ama birkaç bölümüne değinmek isterim. Bu yıl yine Festivalimizin Kısadan Uzun bölümünde parlak yönetmenlerden Nehir Tuna’yı tanıdık. Onun yüreğini bize açan sesini duyumsadık. Yine geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz unutulmaz sinema yazarı “Sungu Çapan“’ı andık. Dostları, yakınları bizimle onun kalesinden paylaştılar. İFSAK Sinema Emek Ödülü unutulmaz filmlerden “Selvi Boylum Al Yazmalım“, “Hayallerim Aşkım ve Sen“ filmlerinin 120 den fazla filmde görüntü yönetmenliği yapmış, iki altın portakallı görüntü yönetmeni ÇETİN TUNCA’ya
Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. Ayın Kısa Filmi (Mayıs): Mutavva Filmin Yapım Yılı:2019 Türü:Kurmaca, Renkli, Türkçe Süresi:17.06 dak. Yazan ve Yöneten: Berk & Mert Sata Yapımcı: Berk & Mert Sata Görüntü Yönetmeni: Akay Özkoç Oyuncular: Fırat Tanış, Yunus Nadir Yönetmen Yardımcısı: Utku Akbıyık Işık Şefi: Şükrü Özçavuş Focus Pullar: Ramazan Bakırhan DIT: Burak Mamat Ronin Asistanları: Ferkan Kanioğulları, Cem Özaktaş Kurgu: Cengiz Karadağ Ses Operatörü: Öner Yakasız Sanat yönetmeni: Hıdır Moğol Kostüm: Hüseyin
Turkuaz denizin, beyaz kumun, baharat bahçelerinin diyarı Zanzibar, Afrika kıtasının doğusunda Tanzanya ülke sınırları içerisinde özerk iki adadan oluşan bir bölgedir. İsmi Farsça’da “Zangi bar” yani “Zenci Sahili”nden türemiştir. Umman Krallığı ve Birleşik Krallık’tan sonra 1964’te Tanzanya devletinin, Tanganika ile birlikte bir parçası olmuştur. Nitekim Tanzanya isminin Tan kısmı Tanganika’dan, Zan kısmı da Zanzibar’dan oluşur. Kendi bayrağında da Tanzanya bayrağının renklerini farklı biçimde kullanmıştır. Dilleri Svahili’dir. Tanzanya halkının üçte ikisi Hristiyan, üçte biri Müslüman ve Animist iken, Zanzibar halkının tamamına yakını Müslümandır ve İslami kuralları uyguladıkları bir yaşam tarzları vardır. Giyim konusunda turistlere yönelik bir uygulama olmasa da, başkent Stone
Bölüm 13, Bolivya, Sucre Sucre, 14Temmuz 2017 Sucre, Bolivya’nın idari başkenti. Ritüel yine aynı. Meydanları ve sokakları gezmek üzere erken kalktık.Halk pazarını dolaştık. Bolivya’dan son alışverişlerimizi yapıyoruz. Bol fotoğraf çekiyoruz tabi. Bu arada denemek için aldığımız, genelde erkeklerin çiğnediği ama bizim hiç hoşumuza gitmeyen, beğenmediğimiz Coco yapraklarını sokakta birine veriyoruz. Bu yaprağı zamanında sömürgeciler Potosi ’deki madenlerde yerlilere veriyorlarmış. Beyni uyuşturuyor ama çalışmak için uyanık tutuyormuş. Hala bol miktarda tüketiliyor. Hatta buraya gelirken şoför bir paket aldı yanına, Sucre ’ye geldiğinde yarılamıştı. Muhtemelen uyanık kalmak için çiğnemiş bütün gece.
Bölüm 14, Arjantin, Buenos Aires 1 Buenos Aires, 15Temmuz 2017 – Cumartesi Evet, saat 6:00 gibi tangonun başşehri Buenos Aires’teyiz. Ama hava buz gibi. Hayallerimizdeki sıcacık Arjantin’le epey tezat. Havaalanından (Polis, gümrük) kolayca çıkıyoruz. Taksi ile 8:30 gibi oteldeyiz. Otel resepsiyon görevlisi 11:30 gibi check-in yapabileceğini söylüyor, sonradan halimize acıyor sanırım, 9 da alabilirim diyerek bizi rahatlatıyor. Resepsiyondaki kahve makinasından aldığımız kahveler ile yarım saat bekleyerek odalarımıza çıkıyoruz.İki saat uyku, 11:30’da aşağıda buluşup dışarı atıyoruz kendimizi. Önce otelin hemen hemen üzerinde olduğu, dünyanın en geniş caddesi olan Avenida 9 de Julio‘ya çıkıyoruz. Plaza de la Republica’daki abideyi görüyoruz. Ardından trafiğe
Bölüm 01, Urgenç, Nukus, Özbekistan 03Temmuz 2023 – Pazartesi Sonunda, pandemiden sonra ilk yurtdışı tatiline çıkıyorum. Geçen sene eşim Gülten Güney Afrika turu yapmıştı fakat ben bazı durumlardan dolayı gidememiştim. Şimdi şeytanın bacağını kırıyorum. Uçağımız 01:15 ‘te İstanbul Havaalanından direk Urgenç’e uçacak. Havaalanı İstanbul’a, özelikle de Anadolu yakasına epey uzak. Ulaşmak için Kadıköy’den 21:30’da Havaist’e biniyoruz. Hem Pazar günü hem de bayram olmasından dolayı yollar boş. Bir saatte varıyoruz. Ulaşım ücreti her şey gibi epey artmış. 124 TL/Kişi. Kısa bir süre önce bu paraya Çanakkale’ye otobüsle gidiyordum. Neyse, havaalanında 150 TL olan harcımızı da ödeyerek Check-In’imizi yaptırıyoruz. (Harç için artık
Fotoğrafçının Tanıklığı Bir zamanlar hepimiz, bir biçimde kazınmış fotoğrafların gölgesinde uykuya dalmış, uyandığımızda açılmış zihnimizle yolumuza devam etmişizdir. Yıllar geçmiştir aradan. Psikiyatrlara didikletmişizdir dünyamızı. Kapalı kapıları açmalarına izin vermiş, bilinçaltımızın dip odalarına buyur etmişizdir onları. Ne olursa olsun, bilmediğimiz nedenlerden o fotoğrafları hiç unut(a)mamışızdır. Gördüğümüz her yerde onları tanımlamış, yıl, yer ve fotoğrafçı adıyla, yalnızsak içimizden, yanımızda birileri varsa da yüksek sesle ve biraz da gururla bu bilgileri paylaşmışızdır. Akılımızda tuttuğumuza göre de yüksek ihtimalle anlar üzerinden seçilip önümüze gelen bu görüntüleri beğenmişizdir. Bu beğeni, karşımıza çıkan başka görüntülerin takdirini zorlaştırsa da bir bakış yöntemi olarak zaman içinde bu fotoğrafları
1990’ların ikinci yarısında Mersin’de lise öğrencisiydim. O yıllarda üniversite seçimi konusunda bugüne kıyasla daha az bilinçliydik. Şimdilerde çok gündemde olan ‘Kariyer Günleri’ o zaman yoktu veya vardı da bizim oralara kadar gelmemişti, net hatırlamıyorum. Üniversite tercihleri liste olarak sınava girerken teslim edilirdi. Tercihleri listelerken; ya okuldaki ve/veya dershanedeki öğretmenlerle konuşup fikir alınır, ya aile büyükleri duruma el koyar ya da üst dönemlerdeki abi/ablaların tecrübelerinden faydalanılırdı. Abimin üniversite okuduğu yıllarda Ankara’da ODTÜ’yü gezme fırsatı bulmuş, henüz lise sonda olmasam bile o kampüste okumak için can atmıştım. Hele ki o Mimarlık Fakültesi’nin binası… Büyülenmiştim adeta. Günü gelip de üniversite tercihlerimi yapacağım sırada
Amatör fotoğraf ortamının önemli isimlerinden usta fotografçı Mustafa Ertekin’i fotoğraf kamuoyu AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkanlığı yaptığı dönemden, Fethiye Kayaköy’de yapılan fotoğraf etkinliklerinden, Malatya Levent Vadisi ile Arapgir’de ve Afşin’de öncülük ettiği Fotokamp etkinliklerinden tanır. Bir dönem profesyonel fotoğraf ortamında stüdyo fotoğrafçılığı yaparak hayatını kazanan sayın Ertekin, daha çok amatör fotoğraf ortamına yaptığı katkı ile bilinir ve öyle anılır. Ancak Ertekin’in uğraşısı bununla sınırlı değildir. Güzel memleketimizin olağanüstü özelliklere sahip kadim kültürünü, toplumsal birikimini araştırıp çok kıymetli yazılı ve görsel materyal hazırlar. Bu itibarla oldukça nitelikli, belgesel değeri yüksek, anlamlı sonuçlar üretir. İyisiyle kötüsüyle, hüznüyle
Kasetten Bluetooth’a D/Evrim Önce kablolar kayboldu. İnsanlar sevindi. Havadandı artık iletişim. Havadan sudandı, tıpkı ilişkiler gibi. Görünmez güçler yönetiyordu dünyayı, onlar arkamızdan savaşıyor, biz de masada kazanıyor ya da kaybediyorduk. Oysa faturası bize çıkıyordu her türlü savaşın. Kazananın olmadığını başından beri biliyoruz savaşların. Görünmez bir el geceleri biz uyurken cüzdanımıza elini atıyor, emeğimizle kazandığımız parayı usta tırnakçılar gibi sessizce çalıyor. Ertesi sabah güne başladığımızda daha çokla daha azı alıyoruz. Olsun, nasıl olsa ekonominin pınarı bankamatikler var. Duyduğumuz kadar konuşuyorduk. Akıl, bir daha asla dönmeyeceği hicretindeydi artık. Çağımızda konu siyaset, futbol ve din olmuştu. Sonu hep paraya çıkıyordu kaybolduğumuz yolların. Herkes
Biz özgür doğmayız aslında. Biz hayatımız boyunca karşı çıktığımız, yaptığımız seçimlerle birlikte kendi özgürlüğümüzü elde ederiz. Kimseyi etkileme ihtiyacın kalmadığında, sen ve fotoğrafların özgür olacak Kimseyi etkileme ihtiyacın kalmadığında, sen ve fotoğrafların özgür olacak ve sadece kendi iç yolculuğun için o düğmeye basacaksın. Sosyal medya hesabımda paylaşınca bir merak ve tartışma ortamı yaratan bu sözümün altında yatan temel düşünceleri açıklama ihtiyacı duydum. Bu yazıyı, ülkemizde, fotoğraf tarihinde kendisi olabilmeyi başarmış fotoğrafçılarımıza ve Şahin Kaygun’a adıyorum. İnsan, var olduğunu hissetmek adına üretmek ister. İster sanat eserleri yaratarak, ister topluma fayda sağlayacak bir sorunu çözerek ve ister üreterek bir fark yarattığını hissetmek