Haberler
Bilim & Teknoloji
Yaşam
Kültür & Sanat
Haberler
Bilim & Teknoloji
Kültür & Sanat
Nefes egzersizi fiziksel ve zihinsel bütünlük için önemli bir egzersizdir. Uzmanlar tarafından desteklenen nefes egzersizleri, kalp sağlığı, stres ve depresyon gibi birçok hastalıkla başa çıkmaya yardımcı olabilir. Nefes egzersizleri, kolay uygulanabilir ve herkes tarafından denenebilir. Aşağıdaki haberler, yazılar ve videolar, nefes egzersizlerinin faydalarına dair bilgi sağlayacaktır. • "Nefes Egzersiziyle Kalp Sağlığınızı Geliştirin" (Huffington Post, 2016) • "Nefes Egzersizi İle Stresinizi Azaltın" (Shape, 2017) •
İnsan ancak sevdiği işi yaparsa hem mutlu hem de başarılı olur derler. Hepimizin 24 saati var ama ne kadarını kendimize iyi gelecek şeylere harcıyoruz? Bugün Yin Yoga Eğitmeni Gamze Baytan ile tutkularımıza ve bize iyi gelen şeylere doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Çok meşgul olsak da, sevdiğimiz işi yapsak da hepimizin bir “dur!” noktasına ihtiyacı vardır. Bir anlığına durduğumuzda hayatımızı dengeleriz, bizi yaşama bağlayan derin bir nefes alırız. Şu an her ne yapıyorsak durup, bu yazı boyunca bizi dengede tutan şeyi düşünmeye çalışalım. Belki bizi hizalayan şey kendimize ayırdığımız bir bardak kahve molasıdır, ya da arka fonda çalan piyanonun sesidir. Her ne ise, onu hayatımıza daha çok katmakla başlayalım işe. Merhaba öncelikle! Meditasyon ve yogaya başlangıç hikayenizden biraz bahsedebilir misiniz? Hayatınızı kökten değiştirmeye nasıl karar verdiniz? Oldukça ilginç bir yogaya başlama hikayem var. Eskiden beri hep organizasyon yapmak istiyordum ve üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre organizasyon sektöründe çalıştım. O aktiflik, koşturma o dönem bana iyi geliyordu fakat 7/24 çalıştığım için kazandığım parayı harcayacak zamanım bile olmuyordu. Çalışma temposundan dolayı anne-babamı bile göremez olmuştum. Bu durum bir noktada bana saçma gelmeye başladı. Ne yapıyorum, neyin peşindeyim diye düşünürken buldum kendimi. Daha sonra bir anda ani bir şekilde işi bırakma kararı aldım. Kardeşim o dönemlerde kendisine iyi gelen bir şifacıya gidiyordu. Bana da sürekli gitmemi, denememi söylüyordu Ama benim o işlere hiç hevesim yoktu. Fakat bir süre sonra içimde merak kıpırtıları oluşmaya başladı ve bir seans denemek istediğimi söyledim kardeşime. O gün bugündür tam 7 senedir sevgili şifacım aynı zamanda hocam Ezgi Sorman’la düzenli olarak çalışmaktayız. Seanslarım, kendimle çalışmalarım hayatımda bambaşka bir döneme girmemi sağlayan ilk hareket oldu. Tesadüflere inanmam, her şeyin doğru bir zamanlaması olduğunu düşünürüm. Hayatımda köklü bir değişim yapmama vesile olan bir mucize gerçekleşti. Bir gün Ezgi Sorman’dan bana meditasyon grubu için bir davet mail’ı gelmişti. Daha sonrasında ise öğrenmiştim ki kendisi bu davet mailini bana atıp atmamak konusunda çok arada kalmış ve başka bir Gamze’ye atarken “yanlışlıkla” bana atmıştı. Tabi o da bunu fark ettiğinde evrende her şey olması gerektiği gibi ilerliyor demekki gelmen gerekiyor, bekliyorum seni dedi. Ben ilk derse kadar ne olduğunu bilmez ama grup meditasyonu sanarken öğrendim ki Meditasyon Eğitmenler Eğitimi’nin ilk dersindeyim! Eğitimimi mutlulukla tamamlayıp halen aktif bir şekilde stres nedir, sağlıklı seçimler nasıl yapabiliriz, aynı şeyleri yaşamaktan nasıl kurtuluruz, meditasyon nedir, ne işe yarar, biz aslında kimiz gibi soruların yanıtlarını konuştuğumuz iki günlük meditasyon eğitimleri veriyorum. Meditasyon ve yoganın ruhumuza ve bedenimize olan etkileri nelerdir? Yoga hayatınızda ne gibi değişimler yarattı ? Meditasyon ve yoga, zihni ve bedeni dinginleştirip esnetiyor diyebilirim öncelikle. Günümüzde bir çoğumuzda var olan dikkat dağınıklığına müthiş bir ilaç! Ama insanların şöyle bir sıkıntısı olduğunu gözlemliyorum: Bir hap olsun ve onu içtiklerinde tüm sıkıntılar kolayca çözülsün istiyorlar. Ama böyle bir şey sadece hayalden ibaret. Kendimize yararlı olmayı ve daha iyi anlamayı istiyorsak, başladığımız şeyleri düzenli yapmak zorundayız. Spor gibi düşünün. Başta nasıl zor gelir kalkıp gitmek! Sadece 2 kere gittiğinizde herhangi bir sonuç alamazsınız, fakat azmedip devam ettiğinizde sonuçlarını da görmeye başladığınızda hoşunuza gider. Yoga ve meditasyon için de aynı şeyi söyleyebilirim. Bazen başlarda insanın kendisi ile 5 dakika bile sessizce oturması zorlayabilir, evet. Fakat devam ettiğinizde, o disipline girdiğinizde, sporda nasıl zamanla kaslar gelişiyorsa burada da meditasyon kası var gibi hayal ederseniz; onun geliştiğini göreceksiniz. Yoganın ise hayatıma kattığı en büyük değerler: bedenim olduğunu keşfetmek (bunun ne anlama geldiğini deneyimleyenler anlayacaktır aksi halde kelimelere dökmem biraz zor ne demek istediğimin), kendimi olduğum gibi kabul etmek ve bedenim esnerken aynı zamanda zihnimin de esnemesi olduğunu söyleyebilirim özet olarak. Meditasyon ve yogayı günlük hayatımıza kolayca nasıl sokabiliriz? Ben günün müsait olduğumuz bir saatinde, belki sadece 1 ya da 2 poza yoğunlaşmayı öneriyorum. Sabahları 1 ya da 2 poz bile yapsak, bu alışkanlığın devamında kendimizi fazla zorlamadan, oldukça pozitif etkilerini görebiliriz. Günde 10 dakika yoga ve meditasyon, güne sağlam ve zinde başlamak için çok güzel bir adım. Ben yogayı (yin yoga) ve meditasyonu da, telefonumuzu şarj etmeye, arabamıza benzin almaya benzetiyorum. Bedenimizin de, zihnimizin de, sağlıkla yoluna ilerlemesi ve tökezlememesi için durmaya, dururken şarj olmaya ihtiyacı var. Durmazsanız eğer, bir süre sonra isteseniz de maalesef gidemiyor olacaksınız. Hastalıklar bir anda çıkıyor sanıyor insanlar. Hayır bir anda çıkmıyor. Sen kendini şarj etmezsen, yavaşlamazsan, beden sana dur mesajını bildiği yollarla veriyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu sebeple yoganın kendimize uygun olan türleriyle, pozlar aracılığıyla, yoğun günlerimize taze bir başlangıç yapıyoruz ve yine yin yoga için konuşuyorum ki fazla efor harcamadan, zinde bir vücut ve zihin kazanmış oluyoruz. Kendinizi iyi hissetmek ve gün içinde yavaşlamak için yogadan başka neler yapıyorsunuz? Kendi değerimi bilmek, özgüven konuları gerçekten önem verdiğim ve kendimle yoğun bir şekilde çalıştığım konular. Mesela sabah kalktıktan sonra ilk işim aynada gözlerimin içine bakıp “günaydın prenses” demek oluyor ve bu da bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Bir bardak suyumu mutlaka içiyorum ve ardından meditasyonuma oturuyorum. Haftada 3 defa pilatese gidiyorum. Hareket etmek güne zinde ve yüksek enerjiyle başlamamı sağlıyor. Çok yürüyüş yapıyorum. Ama bazı zamanlar oluyor ki evimden hiç çıkmıyorum. Bol bol kitap okuyorum. Aslında genel anlamda ihtiyaçlarımı gözetiyorum ve kendime ihtiyacım olanı vermeye çalışıyorum. Ve tabi ki en büyük rahatlama araçlarımdan biri yazı yazmak! Yazı hayatımdaki en büyük rahatlama araçlarından biri. Bazen sadece kendime, bazense kendimden yola çıkarak belki farkındalık yaşadığım anlarım başkalarına da ışık tutar diye düzenli yazılar yazıyorum. Merak edenler Uplifers.com’dan ulaşabilirler. İçinde bulunduğumuz anı yaşamaya nereden başlamalıyız? Anı yaşamakta zorlananlar için neler önerirsiniz? Anda olmamak demek zihne kapılıp çok fazla geçmiş ve gelecek arasında yolculuk ediyoruz demek. Şöyle düşünmek işinize yarar mıydı? Geçmiş geçmişte kaldı, yapacak tek bir şey bile yok. Bitti gitti. Gelecek ise daha gelmedi. Kurdukların sadece senaryolar. Düşündüğünün hiçbiri belki de hiç gerçekleşmeyecek. Bilemeyeceksin. O zaman bu ikisinde de zaman geçirmenin anlamı ne? Şu an bedenim tam bu anda ise, zihin ve ruhu da ona hizalanmak, aslında anda var olmak demek. Beş duyunun hepsini aktif şekilde kullanarak var olmak. Bizi ana bağlayan en hızlı araç ise nefes. Nefeslerinizi bilinçli almaya başladığınız an fark edeceksiniz ki hayat sadece o nefes alıp verdiğiniz anın içinde! Burada önce anı yaşayamama duygusunun tespit edilmesi gerekiyor. Her anı %100 farkında olarak yaşayıp davranamasak bile sıklıkla kendi içimize dönüp bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Neye ihtiyacımız olduğunu fark edebilmeliyiz. Böyle yaptığımızda, içimizde artan farkındalıkla, dışarıda yaşadığımız yaşamın bilinçli anlarını arttırmış olacağız. Özetle anı yaşamakta zorlananlara hızdan biraz uzaklaşmalarını, yavaşlamalarını ve bunu da en basit ve hızlı şekilde nefeslerine odaklanarak yapabileceklerini söyleyebilirim. Tüm bu hayata atılma maceranızın başında 20’li yaşlardaki kendinizi cesaretlendirmek için şu anki halinizle ona neler söylerdiniz? 20’li yaşlardaki halime öncelikle kendine güvenmek konusunda tavsiyeler verirdim. “Kendin ol!” derdim. Kendin olduğunda her anlamda çok güzelsin! Kendi gücünün bulmak konusunda cesaretlendirmek isterdim onu. Bu benim için çok önemli. Çünkü daha gücümü keşfedip üzerinde çalışmaya başlayalı çok olmadı. O yaşlardaki masum halime kendi gücünü bul ve bunun üzerine yoğunlaş derdim kesinlikle. Hayatta bazı konularda kendime çok yüklendim. Ama her şeyin zamanla ve kendine yakınlaşmakla birlikte çözüldüğünü gördüm. Kendimizi sevmek ve keşfetmek üzerine KİK okuyucularına neler önerirsiniz? İnsanlar kendilerini keşfetmek istiyorlarsa öncelikle yavaşlamak, durmak ve kendi içlerine bakmak zorundalar. Durup önce kendi kalplerine, hislerine bakmalılar. “Ben şu an nasılım ve ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var?” Bu soruları sormak hızlı bir toparlanmayı da beraberinde getiriyor. Normalde insanlar arkadaşlarına nasıl hissettiklerini, iyi mi kötü mü olduklarını sorarlar, çünkü onları önemserler. Fakat nedense aynı soruları kendimize de sormak hiç aklımıza gelmez. Bence ilk hata burada başlıyor. Arkadaşımıza olan anlayışın, özenin aynısını kendimize de göstermemiz gerekiyor. Kendimizi sevmek de böyle bir şey. Birine gösterdiğin, şefkatin, anlayışın, alttan almaların hepsini kendine de verebilmek, hatta ilk önce kendine verebilmek. Ayrıca herkesin kendi zamanlamasının olduğunu unutmamalarını ve kıyas yapmaktan kaçınmalarını özellikle belirtmek istiyorum. O kıyası yapan ego. Dikkat edin. O sizi değil, siz onu yönetiyor olun. Ayrıca, kendimizle ilgili hiçbir şeyin yaşı yok, zamanı yok. İstek, tutku ve cesaret olduğu noktada her şey kendi doğru zamanlamasında gerçekleşiyor merak etmeyin. Bir de bu sorunun yanıtı bence en kısaca Nil Karaibrahimgil’in Gençliğime Sevgilerimle şarkısında! Bol bol dinlemenizi ve uygulamanızı tavsiye ederim. Bunlar da ilgini çekebilir: Röportaj: Zeynep Cansoylu ile Sevdiğin İşleri Yaparak Yaşamak Üzerine Yolculuk Mindfulness ile Endişeli Duyguları Sakinleştirmenin Yolları, Anksiyete İçin Nefes Egzersizi Röportaj: İpek Tiryaki ile Kundalini Yoga Mucizesiyle Tanışın Sevgiyi yayalım! Paylaş:
Yoga çalışmalarına ait ilk belirtiler M.Ö. 5000 ile 1200 arasına denk gelir. Hem bedeni, hem zihni, hem de ruhu farkındalıkla çalıştırmak üzere Hindistan’da ortaya çıktığı biliniyor. İnsanı bütün olarak ele alan yoganın yararları da bütünsel oluyor haliyle. Hem ruha, hem bedene, hem de zihne çiçekler açtırıyor anlayacağınız. Peki nedir bu yoganın faydaları? Bu faydaların bilimsel gerçeklikleri var mı? Birlikte bakalım hadi! Esneklik sağlar, gevşetir En çok bilinenden başlayalım ve esneklik derken neyi kast ediyoruz, ondan bahsedelim. Yoga yapmaya başladığınızda bir-iki gün içinde ayak parmaklarınıza dokunamayabilir ya da ellerinizi arkada birleştiremeyebilirsiniz. Fakat bu yoganın esneklik sağlamadığı anlamına gelmez. “Stres ve kaygı dokularımızı yorgun ve gergin bir hale getirir. Esnekliği ve kas gücünü artırmak, bağ dokusunu güçlendirmek, postürümüzü düzeltmek için tonlarca yoga hareketi var.” diyor Los Angeles’ta bir yoga terapisti ve eğitmeni olan Emilie Perz. Aynı zamanda sadece esneklik sağlamakla kalmayıp bizi çok ciddi bir vücut farkındalığına odaklıyor. İlgini çekebilir: Zarif ve Esnek Bir Vücut Mümkün: Esnekliğinizi Artıracak 5 Basit Yoga Duruşu Fazla kiloların verilmesine yardımcı olur Eğer yüksek yoğunluktaki yoga derslerinin kilo vermenin tek yolu olduğunu düşünüyorsanız, ki böyle düşünmeniz çok normal, bu konu hakkında yeniden konuşmanın vakti gelmiş demektir. Elbette yüksek yoğunluktaki yoga derslerinde kesinlikle yanlış olan bir şey yok. Fakat araştırmalar, Ashtanga, Bikram ve Iyengar yoga çeşitlerinin aerobik eğilimleri sayesinde kilo vermek için etkili olabileceğini gösteriyor. Buna ek olarak, American Journal of Managed Care’de yapılan bir çalışma, restoratif yoganın deri altındaki yağlara ulaşmada etkili olduğunu söylüyor. Restoratif Yoga, pozların içinde uzun süre kalınan, derin gevşeme amacı taşıyan bir uygulamadır. Araştırmada, araştırmacılar fazla kiloları olan kadınları iki gruba ayırdılar. Bir grubu 48 hafta boyunca düzenli olarak restoratif yoga derslerine, diğer grubu da yine 48 hafta boyunca germe hareketlerinin olduğu derslere soktular. Yoga grubundakilere ağır veya seri hareketlerin hiçbiri yaptırılmadı. Araştırmacılardan gevşemelerine ve streslerini azaltmalarına odaklanmaları istendi. Pozlar uzun süre tutuldu, derslerde nefes alış verişe odaklanıldı ve arka planda meditatif müzik çalındı. Bütün bunlar göz önüne alındığında, kilo vermenin başınıza gelebilecek son şey olacağını düşünürsünüz öyle değil mi? Fakat bu grup, ilk altı ayda, germe hareketlerinin yapıldığı gruptan çok daha fazla deri altı yağ kaybetti ve formunu daha uzun süre korudu. Bu araştırma da bize, eğer ağır egzersiz insanı değilsek kilo verme yolunda bizim için de bir seçeneğin var olduğunu gösteriyor. İyi haber değil de nedir? Kasları güçlendirir Aynı anda yogayı, koşuyu veya başka bir sporu çok seviyor olabilirsiniz. Tutkunuz ne olursa olsun, Perz, düzenli bir yoga uygulamasının diğer aktivitelerde daha iyi performans göstermenize yardımcı olabileceğini söylüyor. “Tekrarlayan duruşlar, vücudunuza daha fazla canlılık ve uyum kazandırır, bu da kaslarımızın daha etkin şekilde kullanılmasını sağlar. Programınızda başka bir egzersizin olduğu günlerde, sabah 10 dakikalık hızlı bir akış, vücudunuzu ve zihninizi iyi durumda tutmak için ihtiyaç duyduğunuz şey olabilir.” diye açıklıyor. Kronik ağrılarınızı azaltır Kronik ağrılar can sıkar ve yaşam kalitenizi ciddi şekilde zayıftır. Araştırmalar, kronik ağrıların depresyona bile yol açabileceğini gösteriyor. Ancak birçok çalışma, en yaygınlarından biri olan kronik bel ağrısı için yoganın son derece etkili bir tedavi olduğunu saptadı. (National Center for Complementary and Integrative Health (NCCIH)) Annals of Internal Medicine, dergisinde yayınlanan bir araştırma, kronik bel ağrısı olanların, üç ay süren derslerden sonra daha iyi durumda ve daha az ağrıya sahip olduklarını ortaya koymuştur. Ayrıca, bir yıl sonra ağrı kesicilerden vazgeçme eğiliminde olduklarını söyledi. Denemek için harika bir neden! Mental sağlığınızın iyileşmesine destek olur Tüm egzersizler, depresyon semptomlarını azaltmakta etkilidir. Elbette, yoga da öyle! Frontiers in Psychiatry‘de yayımlanan çalışma, depresyon, şizofreni, uyku sorunları ve diğer zihinsel sağlık problemlerinin yogadan fayda sağlayabileceğini göstermiştir. Ayrıca Perz, birçok insanın zihinsel sağlığı için yogaya başladığını belirtiyor. “Neden pratik yaptığımız sorulduğunda, hem öğretmenler hem de öğrenciler, yoganın ruh durumunu iyileştirici etkilerinden bahsediyor.” Parsley Health kurucusu Doktor Robin Berzin, “Yoga’da depresyon ve ruh hallerine yardımcı olacak pek çok duruş var.” dedi. Bu amaç için favorilerinden bazıları: deve duruşu, güvercin duruşu ve legs up the wall. Kelimenin tam anlamıyla kalbinizi açmanıza ve yeni bir bakış açısı bulmanıza yardımcı oluyor.” Berzin, “Yoga vücutla bağlantı kurma ve benliğinizi bulmak için harika bir yoldur. İleriye doğru çıkış yolunuzu görmenizi sağlayan bir far gibidir.” diye ifade ediyor. İlgini çekebilir: Yedinci Duyu Nedir? İç Alan Farkındalığımızı Nasıl Artırırız? Yaratıcılığı artırır Haftaya verilecek olan sunumu tamamlamaya ya da romanınızdaki çıkmazdan kurtulmaya çalışıyorsanız yoga matını çıkarma zamanı gelmiş olabilir. Perz, “Araştırmalar, düzenli olarak meditasyon, mantra ve derin nefes alma teknikleri gibi yoga bilincini oluşturan bileşenleri uygulayarak, alfa beyin dalgalarınızı artırabileceğinizi söylüyor. Bu tekniklerinin tekrarı sayesinde, bağlantı kurma yetiniz güçlecenecek, yaratıcılığınız artaracaktır.” diyor. İlgini çekebilir: Özgüven Arttırmaya Yardımcı 5 Basit Yoga Duruşu Daha olumlu bir bakış açısı sağlar Sürekli tekrarı yapılan düşünme ve hareket etme şekilleriniz, ruh halinizi ve kendiniz hakkında nasıl hissettiğinizi büyük ölçüde etkiler. Bu yüzden günün telaşından sıyrılıp kendinizi yargılamadığınız ve düşüncelerinizle uyumlu olabileceğiniz güvenli bir yer bulmak önemlidir. Yoga da tam olarak böyle bir yer! Perz, “Sınıfın başlangıcında niyetlerinizi koyarak ve şimdiki ana odaklanarak, ortaya çıkan olumsuz düşünce kalıplarının daha fazla farkına varıyorsunuz” diyor. Olumsuz düşüncelerinizi fark ederek ve onları kontrollü nefes alıp verme gibi yeni bir faaliyetle değiştirerek, olumsuz düşüncelere yol açan psikolojik stres azaltılabilir. Bu sayede genel tutumunuzu büyük ölçüde iyileştirebilirsiniz. İlgini çekebilir: Bebek Adımları: Daha Pozitif Bir Hayat İçin 8 Basit Yol Kalp hastalıkları riskini azaltır American Heart Association‘ın son araştırmaları ile kalp krizi, yüksek tansiyon ve diyabetin gençlerde, özellikle de kadınlarda daha yaygın olduğunu gösteren kalp sağlığı, bu devirde her zamankinden daha önemli. Ancak, yoga kalp hastalıkları riskini azaltmanıza yardımcı olabilir! European Journal of Preventive Cardiology‘de yayınlanan çalışmalara göre yoga, sağlığımıza tıpkı tempolu yürüyüş gibi geleneksel egzersizler kadar yardımcı olabiliyor! Çalışmalar çeşitli yoga türlerini ve çeşitli sağlık koşullarına sahip insanları analiz etti. Genel olarak, uygulayanların kan basıncını 5 puan, kötü kolesterol seviyelerini 12 puan düşürdüğünü gördüler. Ne çeşit yoga yaptığınızın hiçbir önemli yok, tutarlı olduğunuz ve düzenli pratik yaptığınız sürece sağlığınıza iyi gelecek olduğu aşikar. Astım semptomlarını hafifletebilir Elbette astım ve diğer hastalıklar için doktorunuzun önerdiği tedavileri kesmeyin ancak araştırmalar, yoganın semptomları hafifletmek için harika bir tamamlayıcı tedavi olabileceğini göstermektedir. BMC Pulmonary Medicine’de yayınlanan küçük bir çalışma, hafif ve orta şiddette astımı olan 57 yetişkine baktı ve sekiz haftalık programlarına bir yoga rutini ekleyenlerin semptomlarını önemli ölçüde azalttığını ve ilaçları daha az kullanmaları gerektiğini buldu. Pranayama denilen nefes egzersizini kullanabilirsiniz. Daha az stres ve daha iyi bir uyku sağlar Ah, uyku… Eğer siz de uyumak için her gece mücadele veriyorsanız, yoga size yardımcı olabilir. NCCIH tarafından yapılan bir ulusal anket, yogilerin yüzde 55’inden fazlası yoganın uyku kalitesini artırdığını, yüzde 85’inden fazlasının daha az stres altında olduklarını söyledi. New York’ta bir psikiyatrist olan Marlynn Wei kredinin çoğunun yine yogadaki nefes egzersizlerine gittiğini, nefes egzersizlerinin stresli bir günün ardından rahatlamanıza ve gerginliği yok etmenize yardımcı olabileceğini söyledi. İlgini çekebilir: Kolayca Uykuya Dalabilmek İçin 7 Önemli İpucu Önemli: Tüm bilimsel çalışmaların, araştırmaların ve anketlerin kaynakları ilgili bölümlerde verilmiştir. Yoga, tıbbi bir tedavi yöntemi değildir. Yardımcı kaynaklar: nih.gov, mindbodygreen.com, ajmc.com Görsel: @caleyalyssa Sevgiyi yayalım! Paylaş:
Eğer sık sık endişeli hissediyorsanız ve nedenini anlamaya çalışıyorsanız beyindeki korku duygusunun merkezi amigdaladan biraz bahsetmemiz gerekebilir. Amigdala, sizi potansiyel tehlikelere karşı uyarır. Kendisi, beynin “savaş ya da kaç” olayından sorumlu genel müdürüdür. Olanları bilinçli bir şekilde işlemeye vaktiniz olmadan önce harekete geçer; bu yüzden neden endişeli olduğunuzu anlamlandıramıyor olabilirsiniz. Aşağıda amigdala kaynaklı endişelerinizi hafifletmek için üç yol paylaştık. Doğru bir şekilde egzersiz yaparak, doğru nefes alarak ve rahatlayarak, amigdalanıza her şeyin yolunda olduğunu söyleyebilirsiniz. Her şey yolunda mesajı Fiziksel egzersiz, amigdala aktivasyonunu yavaşlatmak ve anksiyete semptomlarını azaltmak için harika bir yoldur. Amigdalanız aktive olduğunda, adrenalini vücudunuza yönlendirerek sizi tehlikeden kaçmaya veya onunla savaşmaya hazırlar. Kalp atış hızınız artar ve kaslarınız gerilir. Kalbiniz hızlıca pompalanırken ya da bacaklarınızı hareket ettirirken, aslında amigdala’nızı tehlikeden kaçtığınıza inandırmak istiyorsunuz. Basit bir deyişle, amigdala’ya “bak kaçıyorum artık sakinleşebilirsin” diyorsunuz. Egzersiz de tam bu noktada işinize yarıyor. Hareket, amigdala aktivasyonunu durduracak ve kaygı döngüsünün tamamlanmasına yardımcı olacaktır. Tüm bunlara dayanarak, uzun vadeli, gözle görülür gelişmeler görmek için vücudunuzu her gün en az 30 dakika boyunca hareket ettirmenizi öneririz. İlgini çekebilir: Mindfulness ile Endişeli Duyguları Sakinleştirmenin Yolları ve Anksiyete İçin Nefes Egzersizi Doğru nefes almak Ne sıklıkta nefesinizi kontrol ediyorsunuz? Artan endişe ile mücadele eden bireylerin, kısa süreli nefes alışları, hatta nefeslerini zaman zaman tutmaları yaygındır. Kaygıyı azaltmak için dikkatinizi nefes alıp vermeye odaklayabilirsiniz. Bu, kalp atış hızınızı yavaşlatmakta yardımcı olacaktır. Diyaframatik solunum, -diyafram nefesi olarak da bilinir- kaygıyı dakikalar içinde azaltmak için harika bir yoldur. Peki basit bir nefes bunu nasıl başarıyor? Karnınızdan nefes aldığınızda, karnınız vagus sinirine baskı yapar, en uzun kranial sinir beyninize kadar uzanır. Bu basınç, amigdalanızı susturur, gevşeme sisteminizi aktif hale getirir ve dakikalar içinde endişenizi azaltmaya başlar. Evet diyafram nefesi başta doğal gelmiyor, ancak pratikle, kısa sürede alışacaksınız. Nefes alıp verme kalitenizi artırmaya yardımcı olmak için, günde en az üç kez olmak üzere beş dakika boyunca diyaframatik solunum yapmanızı öneririz. Ayrıca, nefesini tuttuğunuzda veya kısa süreli nefes alıp verdiğiniz zamanlarda kaliteli nefes almadığınızı fark etmenize de yardımcı olacak. İlgini çekebilir: Mutluluk Hormonu Serotoninin Düşük Olmasına Neden Olan 8 Faktör Savaş ya da kaç! Ya da en iyisi kaslarını gevşet. Kas gerginliği sık görülen bir endişe belirtisidir. Genellikle endişeli hissettiğimizde, gergin olduğumuzu farkına bile varmayız. Bazı insanlar gergin olmaya o kadar alışmıştır ki, rahatlamanın nasıl bir his olduğunu bilemezler. Kas gerginliği, amigdalanın “savaş ya da kaç” emrini harekete geçirmesiyle birlikte kaslarınızı ya birilerinin poposunu tekmelemek ya da koşmak üzere hazırlamasının bir sonucudur. Kas gevşetme teknikleri, başlamak için harika bir yerdir. Kas gevşetmenin ruh haliniz üzerindeki etkisi genellikle hemen fark edilir. Progresif kas gevşemesi (PKG), hızlıca rahatlamak isteyenler için harika bir araçtır. Progresif kas gevşeme tekniği, Dr. Edmund Jacobson tarafından geliştirilmiş sistematik bir tekniktir. Kas gruplarınıza teker teker, bilinçli bir şekilde odaklanıp, her birini yaklaşık 7 saniye süreyle aşırı baskı uygulamadan sıkıp aniden bırakarak yapılan bir uygulamayı temel alır bu teknik. Gerginliğinizi nerede tuttuğunuzu belirlemek için günlük bir vücut taraması yapmanızı öneririz. Çenenizde, alnınızda, omuzlarınızda, sırtınızda veya boynunuzda… Gerginlik nerelerde birikmiş? Geriliminizi nereye taşıdığınızı belirledikten sonra, progresif kas gevşemesine başlayabilirsiniz. Gevşeme, amigdalanıza her şeyin yolunda olduğunu ve durabileceğini göstermek için harika bir yoldur. Başta rahatlamak zor olabilir, daha sık pratik ile işinizin o kadar kolay olacağını söyleyebiliriz. Uyarı: Bu içerik yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tıbbi tavsiye niteliğinde değildir ve profesyonel tanı veya tedavi yerine geçmez. Tıbbi, zihinsel sağlık durumu ile ilgili aklınıza gelebilecek sorularınız için daima doktorunuza, ruh sağlığı uzmanınıza veya diğer nitelikli sağlık uzmanlarına danışın. Yardımcı kaynaklar: courageouslyu.com , theeverygirl.com Sevgiyi yayalım! Paylaş:
Dışsal gerçekliğin ve içsel yaşantının evrensel doğası gereği, her şey değişir. Bu sebeple, yaşadığımız sürece, dengenin bozulmasının bir sonu yoktur. Bu bir şelalenin kenarında yaşamak gibidir; her bir an, daima ve yalnızca şelalenin ağzındayken deneyimlenebilir. Bize doğru hızla akar, sonra da hızla uzaklaşıp gider. Ancak beyin, az önce akıp gidene sonsuza dek tutunur. Beynimiz, hayatta kalmamıza yardımcı olmak için dinamik sistemleri sabit tutmaya çalışarak nehrin akışını durdurmaya, bu değişken dünyada durağan kalıplar bulmaya ve değişen şartlar için kalıcı planlar oluşturmaya çalışır. Sonuç olarak da beynimiz sürekli olarak anlama ve kontrol altına alma çabasıyla henüz geçmiş olan anı kovalar. Şimdiki an bir dinlenme yeri olmaktan çok, geçmiş hakkında düşünceler ve gelecek ile ilgili kaygıların yeri haline gelir. Meditasyon, stresimiz ve endişemizle iletişime geçmemiz konusunda bize yardımcı olabilir. Gelin, dikkat ve meditasyonun nasıl endişe duygularını yumuşattığını, stresi azalttığını ve meditasyonla yeni panik ataklarınızı nasıl sakinleştirebileceğimizi konuşalım. Anksiyete, vücudumuzun “Hey, çok fazla stres yaşıyorum” demesinin bir yoludur. Beynimiz hayatta kalmamıza yardımcı olmak için 3 strateji uygulamaktadır ama bunlar kaygı duymamıza da sebep olan stratejilerdir. Atalarımız için “her zaman uyanık” olma hissi gerekliyken, modern dünyada bu his ortadan kalkmayan arka plan gürültüsü haline gelir. Ve eğer sürekli tetikte yaşamaya başladıysanız, yardım istemenin zamanı gelmiştir. Endişe, hayatınızı bozabilecek birçok yol bulur. Kendiniz ve yaşadıklarınız arasında küçük bir boşluk yaratabildiğinizde, endişeniz yumuşayabilir. Derin odaklanma ilk duyduğunuzda tuhaf ve yabancı gelecektir. Araştırmalar gösteriyor ki herhangi bir zihinsel aktivite sinirsel aktiviteye de işaret eder. Odaklanan zihninizle birlikte aktive olmuş ve tetikte yaşayan sinir sisteminizi rahatlatabilirsiniz. Fakat son zamanlarda sıkça duyduğumuz odaklanma, dikkat gibi terimler de her derde deva değildir. Burada istediğimiz şey evrimsel süreçte bizi hayatta tutan fakat şu an çok işimize yaramayan bilinçsiz tepkilerimizin yerine dikkatle cevap vermeyi koyduğumuzda neler değişeceğini görebilmek. Mindfulness Anksiyeteye Nasıl Yardım Ediyor? Farkındalık, tam olarak var olma, nerede olduğumuzu ve ne yaptığımızın farkında olma ve etrafımızda olup bitenleri bilinçsizce yargılamamızın önüne geçebilecek temel insan yeteneğidir. Önde gelenlerden uzman Jon Kabat-Zinn, Mindfulness için “öz anlayış ve bilgeliğin hizmetinde, şu anda, yargılayıcı olmayan bir biçimde, dikkat ederek ortaya çıkan’’ olarak tanımlamaktadır. Şimdiki anın farkına vardığınızda, henüz başaramadığınız kaynaklara erişim kazanıyorsunuz; özünüze. İhtiyacınız olan ve yaşamınızda her zaman yanınızda olan şeylerin farkına varıyorsunuz. Gerçek özünüz saf, bilinçli, huzurlu, sevgi dolu ve bilgedir. Özünüz; stres, endişe ve öfke sebebiyle kısa süreliğine gizlense de varlığını sürdürmektedir. Farkındalık, hayatınızdaki olumsuzlukları, acıları, düşüncelerinizi, sizi tetikleyen şeyleri ortadan kaldırmayacak, değiştirmeyecek, ancak acılara verdiğiniz yanıtı değiştirmenizi sağlayacak. Jon Kabat-Zinn tarafından kurulan MBSR (Farkındalığa Dayalı Stres Azaltma), günlük yaşamın stresini gideren ve zihinsel ve fiziksel sağlığı iyileştirdiği belli bir dikkatlilik uygulamasıdır. 8 haftalık program, bedeniniz ve zihninizdeki stresli veya endişeli hislere nazik bir farkındalık ve onay getirmenizi ve basitçe izin vermelerini sağlayan farkındalık uygulamalarını içerir. Farkındalık Tabanlı Terapi Nedir? Becerilere dayalı bir yaklaşım olan Bilişsel Davranışçı Terapi, farkındalık terapisiyle birlikte hastalardan kendilerine sorun yaşatan bilişsel çarpıtmalarını ve olumsuz otomatik düşünelerini sorgulamalarını ister. Bu gömülü düşünce süreçlerini harekete geçirmek dikkat ve buna bağlı kalmayı gerektirir. Terapi, zorlu düşüncelerimizin içeriğini değiştirmek veya düzeltmekle ilgili değildir, bu düşünce ve kalıpların daha yakından ve tutarlı bir şekilde farkına varmakla ilgilidir. Farkındalığın kendisi kalıcı ve aldatıcı düşünce döngülerinin ve otomatik kavramaları azaltır. Mindfulness İle Endişeli Duyguları Sakinleştirmenin 3 Yolu 1. Derin odaklanma, analiz etmeden, bastırmadan veya cesaretlendirmeden zor duygularla kalmayı öğrenmenize yardımcı olur. Endişelerinizi, acı anılarınızı ve diğer zor düşüncelerinizi ve duygularınızı hissetmenize ve onaylamanıza izin verdiğinizde, bu çoğu zaman onların dağılmasına yardımcı olur. 2. Dikkat, stresinizin ve endişenizin altında yatan nedenleri güvenli bir şekilde keşfetmenizi sağlar. Enerjinizi savaşmaya harcamak yerine ya da bu duygulardan uzaklaşmak yerine, olanlara devam ederek, endişelerinizi yönlendiren şey hakkında fikir edinme fırsatı yaratırsınız. 3. Dikkat, endişelerinizin etrafında alan yaratmanıza yardımcı olur, böylece duygular sizi tüketmez. Endişenizin altında yatan nedenleri anlamaya başladığınızda, özgürlük ve rahatlık duygusu doğal olarak ortaya çıkar. Zaman ve tekrar ile, duygularınız size onlar hakkında bilmeniz gerekenleri ve kendi iyiliğiniz için yapabileceğiniz her şeyi gösterecektir. Anksiyete İçin Dikkatli Solunum Egzersizi Bu uygulamaya, endişenin varlığını kabul ederek başlayın – düşüncelere, görüntülere, endişe ve beklenti dolu hislere saygı gösterin. Nefesi dinleyin. Nefesinizi hissettiğiniz her yere (örneğin, burun delikleri, karın) dikkatinizi odaklamaya çalışın. Bırakın dikkatiniz dikkatlice aksın. Vücudunuzun neresinde anksiyeteyi daha yoğun hissediyorsunuz? O bölgeye odaklanın. Tam o bölgeden derin bir nefes alın. Burası karnınızsa, nefesinizin karnınızdaki huzursuzluğa uğrayıp orayı serinlettiğini gözünüzde canlandırın. Nefes, endişeyi uzaklaştırmak yerine, onun içine giriyor. Hayal edin. Yavaş ve derin nefes almak önemlidir, çünkü bu şekilde alınan nefes parasempatik sinir sistemini devreye sokarak rahatlık hissinin gelmesini sağlar ve tetikte yaşayan vücudu yumuşatır. Endişeyi nefesle birlikte olduğu gibi takip edin. Farkındalığın olumsuz düşüncelerinizin, duygularınızın ve zihninize gelip sizi rahatsız eden imgelerinizin içine sızmasına izin verin. Meditasyon için kendinize ayırdığınız süreden sonra farkına vardıklarınızı not edebilirsiniz. Kaygının arkasında tanık olduğunuz hisleriniz neler? Neye ihtiyaç duyuyorsunuz? Özünüz size ne söylüyor? Bunlar da ilgini çekebilir: Ayurveda Nedir? Antik Şifa Sanatı Ayurveda Hakkında Bilmeniz Gerekenler Doğru Nefes Alarak Hayatımızı Nasıl Dönüştürebiliriz? Transformal Nefes Koçu Semih Demirkan ile Röportaj Hayattan Keyif Alıyoruz: Zihin Egzersizi Sevgiyi yayalım! Paylaş:
İnsan ancak sevdiği işi yaparsa hem mutlu hem de başarılı olur derler. Hepimizin 24 saati var ama ne kadarını kendimize iyi gelecek şeylere harcıyoruz? Bugün Yin Yoga Eğitmeni Gamze Baytan ile tutkularımıza ve bize iyi gelen şeylere doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Çok meşgul olsak da, sevdiğimiz işi yapsak da hepimizin bir “dur!” noktasına ihtiyacı vardır. Bir anlığına durduğumuzda hayatımızı dengeleriz, bizi yaşama bağlayan derin bir nefes alırız. Şu an her ne yapıyorsak durup, bu yazı boyunca bizi dengede tutan şeyi düşünmeye çalışalım. Belki bizi hizalayan şey kendimize ayırdığımız bir bardak kahve molasıdır, ya da arka fonda çalan piyanonun sesidir. Her ne ise, onu hayatımıza daha çok katmakla başlayalım işe. İlgini çekebilir: En Büyük Pişmanlıklarımız Hiç Denemediklerimizden Geliyor: Zeynep Cansoylu ile Hayatın Dengesi Üzerine Sohbet Merhaba öncelikle! Meditasyon ve yogaya başlangıç hikayenizden biraz bahsedebilir misiniz? Hayatınızı kökten değiştirmeye nasıl karar verdiniz? Oldukça ilginç bir yogaya başlama hikayem var. Eskiden beri hep organizasyon yapmak istiyordum ve üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre organizasyon sektöründe çalıştım. O aktiflik, koşturma o dönem bana iyi geliyordu fakat 7/24 çalıştığım için kazandığım parayı harcayacak zamanım bile olmuyordu. Çalışma temposundan dolayı anne-babamı bile göremez olmuştum. Bu durum bir noktada bana saçma gelmeye başladı. Ne yapıyorum, neyin peşindeyim diye düşünürken buldum kendimi. Daha sonra bir anda ani bir şekilde işi bırakma kararı aldım. Kardeşim o dönemlerde kendisine iyi gelen bir şifacıya gidiyordu. Bana da sürekli gitmemi, denememi söylüyordu Ama benim o işlere hiç hevesim yoktu. Fakat bir süre sonra içimde merak kıpırtıları oluşmaya başladı ve bir seans denemek istediğimi söyledim kardeşime. O gün bugündür tam 7 senedir sevgili şifacım aynı zamanda hocam Ezgi Sorman’la düzenli olarak çalışmaktayız. Seanslarım, kendimle çalışmalarım hayatımda bambaşka bir döneme girmemi sağlayan ilk hareket oldu. Tesadüflere inanmam, her şeyin doğru bir zamanlaması olduğunu düşünürüm. Hayatımda köklü bir değişim yapmama vesile olan bir mucize gerçekleşti. Bir gün Ezgi Sorman’dan bana meditasyon grubu için bir davet mail’ı gelmişti. Daha sonrasında ise öğrenmiştim ki kendisi bu davet mailini bana atıp atmamak konusunda çok arada kalmış ve başka bir Gamze’ye atarken “yanlışlıkla” bana atmıştı. Tabi o da bunu fark ettiğinde evrende her şey olması gerektiği gibi ilerliyor demekki gelmen gerekiyor, bekliyorum seni dedi. Ben ilk derse kadar ne olduğunu bilmez ama grup meditasyonu sanarken öğrendim ki Meditasyon Eğitmenler Eğitimi’nin ilk dersindeyim! Eğitimimi mutlulukla tamamlayıp halen aktif bir şekilde stres nedir, sağlıklı seçimler nasıl yapabiliriz, aynı şeyleri yaşamaktan nasıl kurtuluruz, meditasyon nedir, ne işe yarar, biz aslında kimiz gibi soruların yanıtlarını konuştuğumuz iki günlük meditasyon eğitimleri veriyorum. İlgini çekebilir: Mantra Meditasyonu ile Sesin Şifası: Beden, Zihin ve Ruh Bütünlüğünü Dengeleme Meditasyon ve yoganın ruhumuza ve bedenimize olan etkileri nelerdir? Yoga hayatınızda ne gibi değişimler yarattı ? Meditasyon ve yoga, zihni ve bedeni dinginleştirip esnetiyor diyebilirim öncelikle. Günümüzde bir çoğumuzda var olan dikkat dağınıklığına müthiş bir ilaç! Ama insanların şöyle bir sıkıntısı olduğunu gözlemliyorum: Bir hap olsun ve onu içtiklerinde tüm sıkıntılar kolayca çözülsün istiyorlar. Ama böyle bir şey sadece hayalden ibaret. Kendimize yararlı olmayı ve daha iyi anlamayı istiyorsak, başladığımız şeyleri düzenli yapmak zorundayız. Spor gibi düşünün. Başta nasıl zor gelir kalkıp gitmek! Sadece 2 kere gittiğinizde herhangi bir sonuç alamazsınız, fakat azmedip devam ettiğinizde sonuçlarını da görmeye başladığınızda hoşunuza gider. Yoga ve meditasyon için de aynı şeyi söyleyebilirim. Bazen başlarda insanın kendisi ile 5 dakika bile sessizce oturması zorlayabilir, evet. Fakat devam ettiğinizde, o disipline girdiğinizde, sporda nasıl zamanla kaslar gelişiyorsa burada da meditasyon kası var gibi hayal ederseniz; onun geliştiğini göreceksiniz. Yoganın ise hayatıma kattığı en büyük değerler: bedenim olduğunu keşfetmek (bunun ne anlama geldiğini deneyimleyenler anlayacaktır aksi halde kelimelere dökmem biraz zor ne demek istediğimin), kendimi olduğum gibi kabul etmek ve bedenim esnerken aynı zamanda zihnimin de esnemesi olduğunu söyleyebilirim özet olarak. Meditasyon ve yogayı günlük hayatımıza kolayca nasıl sokabiliriz? Ben günün müsait olduğumuz bir saatinde, belki sadece 1 ya da 2 poza yoğunlaşmayı öneriyorum. Sabahları 1 ya da 2 poz bile yapsak, bu alışkanlığın devamında kendimizi fazla zorlamadan, oldukça pozitif etkilerini görebiliriz. Günde 10 dakika yoga ve meditasyon, güne sağlam ve zinde başlamak için çok güzel bir adım. Ben yogayı (yin yoga) ve meditasyonu da, telefonumuzu şarj etmeye, arabamıza benzin almaya benzetiyorum. Bedenimizin de, zihnimizin de, sağlıkla yoluna ilerlemesi ve tökezlememesi için durmaya, dururken şarj olmaya ihtiyacı var. Durmazsanız eğer, bir süre sonra isteseniz de maalesef gidemiyor olacaksınız. Hastalıklar bir anda çıkıyor sanıyor insanlar. Hayır bir anda çıkmıyor. Sen kendini şarj etmezsen, yavaşlamazsan, beden sana dur mesajını bildiği yollarla veriyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor. Bu sebeple yoganın kendimize uygun olan türleriyle, pozlar aracılığıyla, yoğun günlerimize taze bir başlangıç yapıyoruz ve yine yin yoga için konuşuyorum ki fazla efor harcamadan, zinde bir vücut ve zihin kazanmış oluyoruz. İlgini çekebilir: Mindfulness ile Endişeli Duyguları Sakinleştirmenin Yolları ve Anksiyete İçin Nefes Egzersizi Kendinizi iyi hissetmek ve gün içinde yavaşlamak için yogadan başka neler yapıyorsunuz? Kendi değerimi bilmek, özgüven konuları gerçekten önem verdiğim ve kendimle yoğun bir şekilde çalıştığım konular. Mesela sabah kalktıktan sonra ilk işim aynada gözlerimin içine bakıp “günaydın prenses” demek oluyor ve bu da bana kendimi çok iyi hissettiriyor. Bir bardak suyumu mutlaka içiyorum ve ardından meditasyonuma oturuyorum. Haftada 3 defa pilatese gidiyorum. Hareket etmek güne zinde ve yüksek enerjiyle başlamamı sağlıyor. Çok yürüyüş yapıyorum. Ama bazı zamanlar oluyor ki evimden hiç çıkmıyorum. Bol bol kitap okuyorum. Aslında genel anlamda ihtiyaçlarımı gözetiyorum ve kendime ihtiyacım olanı vermeye çalışıyorum. Ve tabi ki en büyük rahatlama araçlarımdan biri yazı yazmak! Yazı hayatımdaki en büyük rahatlama araçlarından biri. Bazen sadece kendime, bazense kendimden yola çıkarak belki farkındalık yaşadığım anlarım başkalarına da ışık tutar diye düzenli yazılar yazıyorum. Merak edenler Uplifers.com’dan ulaşabilirler. İçinde bulunduğumuz anı yaşamaya nereden başlamalıyız? Anı yaşamakta zorlananlar için neler önerirsiniz? Anda olmamak demek zihne kapılıp çok fazla geçmiş ve gelecek arasında yolculuk ediyoruz demek. Şöyle düşünmek işinize yarar mıydı? Geçmiş geçmişte kaldı, yapacak tek bir şey bile yok. Bitti gitti. Gelecek ise daha gelmedi. Kurdukların sadece senaryo. Düşündüğünün hiçbiri belki de hiç gerçekleşmeyecek. Bilemeyeceksin. O zaman bu ikisinde de zaman geçirmenin anlamı ne? Şu an bedenim tam bu anda ise, zihin ve ruhu da ona hizalanmak, aslında anda var olmak demek. Beş duyunun hepsini aktif şekilde kullanarak var olmak. Bizi ana bağlayan en hızlı araç ise nefes. Nefeslerinizi bilinçli almaya başladığınız an fark edeceksiniz ki hayat sadece o nefes alıp verdiğiniz anın içinde! Burada önce anı yaşayamama duygusunun tespit edilmesi gerekiyor. Her anı %100 farkında olarak yaşayıp davranamasak bile sıklıkla kendi içimize dönüp bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Neye ihtiyacımız olduğunu fark edebilmeliyiz. Böyle yaptığımızda, içimizde artan farkındalıkla, dışarıda yaşadığımız yaşamın bilinçli anlarını arttırmış olacağız. Özetle anı yaşamakta zorlananlara hızdan biraz uzaklaşmalarını, yavaşlamalarını ve bunu da en basit ve hızlı şekilde nefeslerine odaklanarak yapabileceklerini söyleyebilirim. Tüm bu hayata atılma maceranızın başında 20’li yaşlardaki kendinizi cesaretlendirmek için şu anki halinizle ona neler söylerdiniz? 20’li yaşlardaki halime öncelikle kendine güvenmek konusunda tavsiyeler verirdim. “Kendin ol!” derdim. Kendin olduğunda her anlamda çok güzelsin! Kendi gücünün bulmak konusunda cesaretlendirmek isterdim onu. Bu benim için çok önemli. Çünkü daha gücümü keşfedip üzerinde çalışmaya başlayalı çok olmadı. O yaşlardaki masum halime kendi gücünü bul ve bunun üzerine yoğunlaş derdim kesinlikle. Hayatta bazı konularda kendime çok yüklendim. Ama her şeyin zamanla ve kendine yakınlaşmakla birlikte çözüldüğünü gördüm. İlgini çekebilir: Bir Farkındalık Sanatı Olarak: Yoga ve Anda Kalmak Kendimizi sevmek ve keşfetmek üzerine KİK okuyucularına neler önerirsiniz? İnsanlar kendilerini keşfetmek istiyorlarsa öncelikle yavaşlamak, durmak ve kendi içlerine bakmak zorundalar. Durup önce kendi kalplerine, hislerine bakmalılar. “Ben şu an nasılım ve ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var?” Bu soruları sormak hızlı bir toparlanmayı da beraberinde getiriyor. Normalde insanlar arkadaşlarına nasıl hissettiklerini, iyi mi kötü mü olduklarını sorarlar, çünkü onları önemserler. Fakat nedense aynı soruları kendimize de sormak hiç aklımıza gelmez. Bence ilk hata burada başlıyor. Arkadaşımıza olan anlayışın, özenin aynısını kendimize de göstermemiz gerekiyor. Kendimizi sevmek de böyle bir şey. Birine gösterdiğin, şefkatin, anlayışın, alttan almaların hepsini kendine de verebilmek, hatta ilk önce kendine verebilmek. Ayrıca herkesin kendi zamanlamasının olduğunu unutmamalarını ve kıyas yapmaktan kaçınmalarını özellikle belirtmek istiyorum. O kıyası yapan ego. Dikkat edin. O sizi değil, siz onu yönetiyor olun. Ayrıca, kendimizle ilgili hiçbir şeyin yaşı yok, zamanı yok. İstek, tutku ve cesaret olduğu noktada her şey kendi doğru zamanlamasında gerçekleşiyor merak etmeyin. Bir de bu sorunun yanıtı bence en kısaca Nil Karaibrahimgil’in Gençliğime Sevgilerimle şarkısında! Bol bol dinlemenizi ve uygulamanızı tavsiye ederim. Sevgiyi yayalım! Paylaş: